Dilek Duası

Dilek Duası (https://www.dilekduasi.com/)
-   Çekim Yasası Konuları (https://www.dilekduasi.com/cekim-yasasi-konulari/)
-   -   İnanç Yasası Nedir Öğrenelim (https://www.dilekduasi.com/cekim-yasasi-konulari/3505-inanc-yasasi-nedir-ogrenelim.html)

nurcann 09-12-11 03:46

İnanç Yasası Nedir Öğrenelim
 
sevgili dilekduası.com üyelerimiz için inanç yasası önemli notlarını yazalım faydalı olmasını dilerim

İşin içine duygularımız katarak inandığımız şeyler, bizim gerçeklerimiz haline gelirler! İşte inanç yasası bunu söyler! Gerçekleşmesini istediğimiz bir şeyi ne kadar kuvvetle istersek, o da o kadar çok bizim gerçeğimiz haline gelecektir! Bir şeye gerçekten inanıyorsak, bunun tersi olabileceğini düşünmeyiz bile! İnandıklarımız bize bir çeşit tünel vizyonu sağlar! Öyle ki, sanki bir tünele girmiş gibi, inandıklarımıza uygun olmayan her türlü bilgi akışını görmezden gelmeye başlarız!

İnanç gerçeğin kendisini yaratır! İnandıklarımız, nelerle karşılaşacağımızı belirler! Gördüklerimize inanmamız gerekmez, ama inandıklarımızı mutlaka görürüz! Eğer hayatımızda büyük bir başarı kazanacağımıza kesin olarak inanıyorsak, ne olursa olsun hedeflerimize doğru koşmaya devam ederiz! Bizi hiçbir şey durduramaz!

İnançlarımız bizi ya başarıya ya da başarısızlığa sevk ederler! Kısaca başarı inançla başlar! İnsanlar dünyaya genellikle iki farklı bakış açısından bakarlar! Bunlardan birincisi iyimser bakış açısıdır! Bu tarz bir bakış açısına sahipsek, dünyanın yaşamak için gayet güzel bir yer olduğuna inanırız! İnsanların ve şartların içindeki iyiyi görmeye yatkın olur, çevremizde pek çok fırsatın olduğunu ve bunlardan faydalanabileceğimizi düşünürüz! Mükemmel olmadığımızı bilmemize rağmen, gayet iyi bir insan olduğumuza inanırız! Geleceğe, kendimize ve diğerlerine güveniriz! Bu tutum, bizim esasen iyi bir insan olduğumuzu gösterir!

İkincisi ise, kötümser bakış açısıdır! Bu tarz bir bakış açısı olan kişi, kendine ve hayata olumsuz ya da kötümser bir gözle bakar! Ne kadar çalışırsa çalışsın tüm kartların kendisine karşı dizildiğine ve zenginlerin git gide zenginleştiğine, fakirlerin ise gitgide fakirleştiğine inanır!

Bu tarz bir insan, baktığı her yerde sadece adaletsizliği, baskıyı ve talihsizliği görür! Bazı şeyler onlar için yanlış gittiğinde, her zaman yaptıkları gibi, kötü insanları ve kör talihlerini suçlarlar! Kendilerini birer kurban gibi hissederler! Bu davranışlarından dolayı da kendilerini hiçbir zaman gerçekten sayıp sevemezler!

Hiç söylemeye gerek yok ki, iyimser inançlara sahip olan insanlar daima hareket eden, ses getiren, inşa eden ve geleceklerini yaratan insanlardır! Onlar daima olumlu ve neşelidirler! Dünyayı yaşamak için iyi, parlak bir yer olarak görürler! Zihinlerini, günlük hayatın kaçınılmaz iniş ve çıkışlarına karşın olumlu ve yapıcı tepkiler vermek üzere ayarlamışlardır! Başarıya doğru sürdürdüğümüz yolculuğumuzun kilit noktası, dünyaya iyimser ve olumlu bir bakış açısından bakmamız olmalıdır!

Zihnimizin önündeki en büyük engel, kendi kendimizi sınırlayan inançlarımızın içinde gizlidir! Bunlar bizi bir şekilde engellerler, herhangi bir şeyi denemekten alıkoyarlar ve doğru olmadığı açıkça belli olmayan bazı şeyleri bile görmemize engel olurlar!

İnancımız her ne olursa olsun, ona yeterince güçlü bir şekilde bağlanmışsak, o artık bizim realitemiz olur! İnançlarımıza uygun bir şekilde yürür, konuşur, davranır ve diğerleriyle iletişim kurarız! inançlarımız tümüyle yanlış olsa bile, onlara inanmaya devam ettiğimiz sürece, onlar bizim için gerçek olmayı sürdüreceklerdir!

Hepimiz kendimizi öyle ya da böyle kolayca sınırlama eğilimi taşırız! ondan sonra da, inanmaya karar verdiğimiz şeye karşı olan ya da onu reddeden bütün verileri ve kanıtları görmezden gelmeye başlarız!

Hepimiz gerçekten neyi yapabileceğimizi bilmiyoruz! Kendimizi ucuza satmak için acele etmeyelim! Potansiyelimizin kısıtlanmasına asla rıza göstermeyelim! Şimdiye kadar yapmış olduklarımızdan daha fazlasını yapabiliriz!

Kendimizi kısıtlamamıza yol açan inançlarımızın pek çoğu kesinlikle doğru değildir! Bunlar, “doğru” diye kabul ettiğimiz ve kaynağı çoğu kez belirsiz olan olumsuz bilgilere dayanırlar! Onları bir kez kabul ettiğimizde, inancımız onu, bizim için değişmez bir “gerçek” haline getirir! Bir şeyi yapabileceğimize veya yapamayacağımıza inansak da, sonuçta her iki durumda da haklı çıkarız!

Beklenti Yasası!...

Beklenti Yasası, güvenle beklediğimiz şey her ne olursa olsun, bu kehanetimizin gerçekleşeceğini söyler! Bunu bir başka şekilde söylemek gerekirse; aslında hayattan elde ettiklerimiz, gerçekten istediklerimiz değil, beklediğimiz şeylerdir! Beklentilerimiz, çevremizdeki insanların ve gerçekleşmesini istediğimiz şekli almalarına yol açan güçlü ve görünmez etkiler yaratır!

Gerçekte biz, bazı şeylerin bizim için nasıl gideceğini ve gelişeceğini düşünürken, kendi hayatımızın falcısı gibi davranmış oluruz! Başarılı kişilerin kendileriyle ilgili güven dolu ve olumlu beklentileri vardır! Onların başarılı olma ve sevilme beklentileri bulunmaktadır ve onlar mutlu olmayı hak ettiklerini düşünürler, sonuçta da nadiren hayal kırıklığına uğrarlar!

Başarısız insanların ise, olumsuz beklentileriyle şartların beklediklerinin aksine çıkmasına neden olan bir kötümserlikleri vardır!

Beklentilerimiz, kaynağın geçerliliğine olan inancımızla doğru orantılı olarak şekillenir! Karşımızdaki insana güvenimiz arttıkça, o kişinin, bizim kendimizle ilgili beklentilerimiz üzerindeki etkisi daha büyük olacaktır!

Hayatımız üzerinde etkili olan dört tür beklenti kaynağı vardır! Bunlardan birincisi, anne ve babalarımızdır! İkincisi, patronumuzun ya da müdürümüzün göstereceğimiz performansla ilgili beklentileridir! Üçüncüsü, çocuklarımız, eşimiz, emrimizde çalışanlar veya elemanlarımızla ilgili olan beklentilerimizdir! Dördüncüsü, kendimizden beklediğimiz şeylerdir!

Beklentilerle ilgili en harika şey de budur! Kendimize ait olan şeyleri sadece biz üretebiliriz! Beyinsel içeriğimizi ve dünyaya yaklaşım tarzımızı, kendimizden daima en iyiyi bekleyerek ve kendimize güvenerek yalnızca biz yaratabiliriz! Kendimizle ilgili beklentilerimiz, başkalarının bizimle ilgili olabilecek olumsuz beklentilerinin üstüne çıkacak kadar güçlüdür! Her türlü durumdan kazançlı çıkmayı keşfederek kendi etrafımızda olumlu bir zihinsel enerji alanı yaratabiliriz!

En başarılı kişiler, kainatın onlara hep iyi şeyleri yapmaları için ilham verdiğini düşünen kişilerdir! Bu kişiler, karşılaştıkları her durumun, ilahi alem tarafından onlara planlanarak sunulduğuna inanırlar! Onlar bu durumdan ya bir yarar sağlayacaklardır ya da daha başarılı olabilmek için değerli bir ders çıkaracaklardır! Bu tarz bir düşünce, olumlu zihinsel davranışların temelini oluşturur ve üstün performanslı kişilerin tanımlanabilir kalitelerini ortaya koyar!

“Bugün muhteşem bir şey olacak!” Gün boyunca muhteşem bir şeyle karşılaşacağımıza inanarak dolaştığımızı şöyle bir hayal edelim! her şeyin bizi mutlu ve başarılı yapmak için işbirliği yaptığına kesin olarak inandığımızda, ne kadar daha fazla olumlu, iyimser ve neşeli olacağımızı düşünelim!

Bu egzersizi üç gün boyunca yaptığımız takdirde, üçüncü günün sonunda şimdiye değin olmasını hayal bile etmediğimiz güzellikteki şeyler gerçekleşmiş olacaktır!

Beklentimiz neyse, oraya kadar yükseliriz! Olaylar tamamen bizim kontrolümüz altında olduğu için, beklentilerimizin, gerçekleşmesini istediğimiz şeylerle uyum içinde olmalarını sağlayalım ve daima kendimizden en iyiyi bekleyelim!

Bu zihinsel yasayı bilinçli bir şekilde kullanmaya başladığımızda, gerçekten sınırsız olan “iyinin gücü”ne de sahip olmaya da başlarız! Olumlu beklentilerin gücü, kişiliğimizi ve hayatımızın tümünü tek başına değiştirebilecek kapasitededir!

Çekim Yasası!...

İnsan davranışını anlamanın merkezinde bu özellik yatar! Çekim yasası, bizim canlı bir mıknatıs olduğumuzu söyler! Biz, düşüncelerimizle uyum içinde olan insanları ve durumları hayatımıza çekeriz! Benzerler birbirini çeker! Huyları birbirine benzeyenler daima birbirlerini bulurlar! Hayatımıza çektiğimiz her şey, bizden ve özellikle düşüncelerimizden kaynaklanmıştır!

Arkadaşlarımız, ailemiz, ilişkilerimiz, işimiz, sorunlarımız ve karşımıza çıkan fırsatlar bile bizim onlarla ilgili olan düşüncelerimiz nedeniyle bize doğru çekilmişlerdir! Alışkanlık haline getirdiğimiz düşüncelerimiz ve duygularımızla uyum içinde titreşen insanlar ve durumlarla karşılaşır, ona göre iletişim kurarız!

Hayatımızın olumlu veya olumsuz her yönüne baktığımızda, tümünü ellerimizle meydana getirmiş olduğumuzu görürüz! Düşüncelerimize eklediğimiz duygular ne denli güçlü olurlarsa titreşimin hızı da o denli artar ve biz, diğer insanları ve durumları hayatımıza daha hızlı çekmeye başlarız!

Bu yasanın nasıl işlediğine her yerde tanık olabiliriz! Bir arkadaşımızı düşünürüz, derken o anda telefonumuz çalar! Arayan, gerçekten de düşündüğümüz kişidir! Bir şeyi yapmaya karar veririz ve hemen ardından fikirler ve yardımlar bize akmaya başlar! Biz adete bir mıknatısa dönüşürüz!

Pek çok insan kendini yapmayı düşündüğü şeylerden geri çeker, çünkü bulundukları yerden, gitmek istedikleri yere nasıl gideceklerini bilemezler! Ancak işe başlamadan önce tüm cevapları bilmemiz gerekmez! İstediğimiz şeyin en olduğundan ve bizimle ilişki kuracak insanların nasıl olmaları gerektiğinden iyice emin olduğumuz sürece, çekim yasası uyarınca onları hayatımıza çekebiliriz!

Düşüncelerimiz belli bir hızda titreşen bir çeşit enerjidir! Bu enerjinin hızını, onlara eşlik eden duyguların yoğunluğu belirler! Heyecanımız ve duygularımız ne denli artarsa, düşüncelerimiz de o denli hızlı bir şekilde bizden dışarı çıkar ve benzer insanlar ile durumları hayatımızın içine çekerler!

Mutlu insanlar, diğer mutlu ve canayakın insanları kendilerine çekerler! Bolluk bilincinde olan bir insan, para kazandıran fikirleri ve fırsatları kendisine çeker! İyimser ve gayretli bir satıcı ise, daha büyük ve daha iyi müşterileri kendisine çeker! Olumlu iş adamları ve iş kadınları, başarılı işler kurmak istediklerinde kaynakları, müşterileri, satıcı firmaları ve bankaları kendilerine doğru çekerler! Çekim yasası her yerde ve her zaman hiç değişmeden işler!

Bir düşünce ektiğimizde, bir eylem biçeriz,
Bir eylem ektiğimizde, bir alışkanlık biçeriz,
Bir alışkanlık ektiğimizde, bir karakter biçeriz,
Bir karakter ektiğimizde ise, bir kader biçeriz!

Kendimize değiştirerek daha fazlasına sahip olabilir ve daha fazlasını yapabiliriz! Düşüncelerimizi, disiplinli bir zihinsel çalışma yaparak değiştirebiliriz! Onları istediğimiz şeylerin üzerinde yoğunlaştırarak ve istemediklerimizi de düşünmeyi reddederek disipline edebiliriz!

Çekim yasasını olumlu bir şekilde kullanan insanlara “şanslı insanlar” denilir! İşte bu durum, hedeflerinden emin ve onlara ulaşma hususunda hep iyimser olan insanların hayatlarına neden bu kadar çok iyi şeyin ve yardımcı insanların çekildiğini bize açıklar!

alıntıdır
sevgiler
iyi forumlar

birkul 09-12-11 05:09

faydalı bir konu teşekkür ederiz emeğinize sağlık demek istiyorum

varol 09-12-11 05:38

teşekkürler elinize sağlık site ve konular çok faydalı olmuş

nurcann 09-12-11 06:16

bende yorumlarınız için teşekkür edip iyi forumlar diliyorum

ravza 09-12-11 19:19

selamlar olsun herkese bende aranıza katıldım konular harika

nurcann 10-12-11 02:29

dilekduası na hoşgeldiniz iyi forumlar dilerim


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:29.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.