Dilek Duası

Dilek Duası (https://www.dilekduasi.com/)
-   Dilekduası Serbest Kürsü (https://www.dilekduasi.com/dilekduasi-serbest-kursu/)
-   -   günahların ödenmesi (https://www.dilekduasi.com/dilekduasi-serbest-kursu/7681-gunahlarin-odenmesi.html)

zeytınn 19-03-14 14:53

günahların ödenmesi
 
Dünyada bir yandan kendimizi mahşerdeki büyük mahkemeye hazırlarken, diğer yandan eşsiz bir yargılama sürecinin içinde yaşadığımızı çoğu zaman bire bir hissederiz. Bu gün bir dostumuza güleriz, yarın güldüğümüz başımıza gelir. Bu gün yaptığımız bir hatânın bedelini yarın hatâ cinsinden bir cezâ ile öderiz. Bu gün işlediğimiz bir günah, yarın burnumuzdan gelir. Bütün bunlar günahlarımıza, günah cinsinden birer kefârettir, yani bedeldir.
Müslüman ecdadımız bu ledünnî mânâları sözlerine nakşetmişler: “Gülme komşuna, gelir başına.” “Eden bulur!”, “Etme-bulma dünyâsı!”, “Kişinin çektiği dili belâsıdır.”, “Kişinin kendine ettiğini kimse etmez.”, “Ne ekersen, onu biçersin.”, “Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına.”, “Tarlada izi olmayanın, harmanda yüzü olmaz.” “Ağlatan gülmez.” gibi nice atasözleriyle ecdadımız Allah’ın adâletinin yaşadığımız dünya üzerindeki hâkimiyetini ve gâlibiyetini işlemişlerdir.
Üstad Bedîüzzaman Hazretleri, Müslümanların başlarına neden semâvî tokatlar geldiğine dâir bir soruya verdiği cevapta, bir hukuk kuralını hatırlatır: Büyük hatâlar ve cinâyetler geri bırakılır ve hesabı büyük merkezlerde görülür. Küçük cinâyetler ise ivedilikle öne alınır ve küçük merkezlerde bir an önce görülür. Küfür ehlinin cinâyetleri büyük olduğundan mahşerdeki büyük mahkemeye bırakılmakta; îmân edenlerin ise küçük cinâyet ve günahları genelde bu dünyada mahkeme edilmektedir.1 Nitekim Kur’ân, “Sana ne kötülük gelirse nefsindendir.”2; “Gündüzün iki yanında ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir.”3; “Ancak tevbe eden, îman eden ve salih amel işleyenlerin; işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve merhamet eder.”4 gibi bir çok âyetiyle insanın başına gelen musîbetlerin insanın kendi hatâsı sonucu geldiğini, musîbetlere sabredenlerin ve tevbe edenlerin kötülüklerinin bağışlanarak iyiliklere çevrileceğini müjdeler.
Şimdi konuyla ilgili Allah Resûlü’nü (asm) dinleyelim:
* “Allah kul için önceden mânevî bir makam takdir etmiştir. Kul eğer ameliyle o makama ulaşamıyorsa, Allah ona bedeni, çoluk çocuğu ve malıyla ilgili bir musîbet verir. Sonra da daha önce takdir ettiği makama ulaşması için onu buna karşı sabırlı kılar.”5
* “Sıkıntının en şiddetlisine maruz kalanlar peygamberlerdir. Sonra derecelerine göre diğer insanlar gelir. Kişi dînine bağlılığına göre musîbete maruz kalır. Dînine bağlılığı kuvvetli ise, musîbeti de şiddetli olur. Dînine bağlılığı zayıfsa musîbeti de az olur. Musîbet, günahsız olarak yeryüzünde dolaşacak bir hâle gelinceye kadar mü’min kulun yakasını bırakmaz.”6
* “Mü’min sıkıntıya tabi tutulur. Çünkü bir diken batışı veya ondan daha küçük bir musîbetle veya bir ağrıyla sıkıntıya düşerse Allah bununla mutlaka onu bir derece yükseltir. Ve ağacın yaprağını döktüğü gibi onun günahını düşürür.”7
* “Musîbetler, yüzlerin karardığı Kıyâmet Gününde sahibinin yüzünü ak eder.”8
* “Allah bir kuluna hayır dilerse cezâsını dünyada verir. Allah bir kuluna şer dilerse günahına karşılık ona cezâ vermez. Tâ ki, kıyâmet günü onu yüklenerek gelsin.”9
Anlaşılıyor ki: Günahlara kefâret olarak verilen musîbetler, eğer sabırla karşılanırsa günahları örterler, affettirirler, düşürürler, iyiliklere ve sevaba çevirirler. Yani kişiyi günah kirlerinden arındırırlar.
Günah kirlerinden arınan kişi ise Allah’ın izniyle günahsız olarak dirilir, mahşere günahsız olarak gider, Allah’ın huzuruna günahsız olarak çıkar ve neticede Cehenneme değil, Cennete gider. Demek, Cehennem her günahkâr için zorunlu bir uğrak yeri değildir. Cenâb-ı Allah, günahlarına pişmanlık duyan ve tevbe eden nice sabırlı kullarını affetmek, bağışlamak, musîbetlerle terbiye etmek, arındırmak ve olgunlaştırmak sûretiyle, rahmetiyle muâmele buyurmuş ve Cehennem azabından kurtarmıştır.
Günahlarımıza karşılık tevbe ve istiğfar etmeliyiz. Tevbe ve istiğfar, Cehenneme giden yolda en büyük engeldir. Cenâb-ı Allah’tan musîbet istenmez şüphesiz. Fakat o takdir ederse sabretmeli ve Allah’tan hayır ummalıyız. Bu durumda her musîbet, Allah’ın izniyle âhiret hesabına bize hayır getirecektir. Böylece hasenâtımız artar, günahlarımız ise ya hafifler veya tamamen ortadan kalkar. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm): “Tevbe eden hiç günah işlememiş gibidir.” buyurmakla, istenen “büyük arınmanın” tevbeyle mümkün olduğunu müjdelemiştir. alıntı

Asr 19-03-14 15:12

Çok çok güzel bir konu zeytinim, günahlarımızın kefaretini bu dünyada ödeyelim ki inşallah ahirete temiz gidebilelim bir umut..Dayanabiliceğimiz dert versin rabbim inşallah bizlere.. Allah razı olsun canım..

Hun 19-03-14 20:32

Evet hakikaten Cook güzel bir konu Allah razi olsun emegine saglik

zeytınn 19-03-14 23:38

Amin.Allah sizlerdende razı olsun arkadaşlar.Allah günahlarımızı affetsin amin.


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:39.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.