Dilek Duası

Dilek Duası (https://www.dilekduasi.com/)
-   Günlük Faydalı Dualar (https://www.dilekduasi.com/gunluk-faydali-dualar/)
-   -   Türkce ibadet (https://www.dilekduasi.com/gunluk-faydali-dualar/5380-turkce-ibadet.html)

Hun 11-12-12 04:17

Türkce ibadet
 
Son gunlerde Turkce ibadet ve ozellikle Kuran-i Kerimin namazda Turkce tercemesinin okunmasina dair tartismalarin yogunluk kazanmasi uzerine konu Kurulumuzda gorusuldu.

Yapilan inceleme ve muzakere sonunda: Butun ilahi kitaplar, onlari insanliga teblig ile gorevlendirilen Peygamberlerin konustuklari dille indirilmislerdir.


Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.) Arabistanda Araplar arasinda yetistigi ve Arapca konustugu icin, Onun teblig ettigi Kuran-i Kerim de Arapca olarak indirilmistir.

Ancak Yuce Rabbimizin butun insanliga son kitabi ve ebedi hitabi olan Kuran-i Kerim, sadece Araplar ve Arapcayi bilenler icin degil, butun insanlari sapikliklardan korumak, onlara Hakki ve hakikati ogretmek, hidayet ve gercek saadet yolunu gostermek icin indirilmistir.

Bunun gerceklesebilmesi icin de, Kuran-i Kerimin bildirdigi ilahi gercek ve ogutlerin herkese, butun insanliga teblig edilmesi, herkes tarafindan ogrenilmesi, anlasilmasi, uzerinde dusunulmesi, kavranmasi ve kalplere yerlesmesi gerekir.


Nitekim Kuran-i Kerimde: Bu Kuran, butun insanlara bir aciklama, sakinanlara yol gosterme ve bir oguttur. (Al-i imran, 3/138) Ey Peygamber, Rabbindan sana indirileni teblig et. Eger bunu yapmazsan, Onun elciligini yapmamis olursun... (Maide 5/67) Kendilerine, indirileni insanlara aciklayasin diye sana Kurani indirdik.(Nahl, 16/44)
Bu Kuran, ayetlerini iyiden iyiye dusunsunler, tam akil sahipleri ibret alsinlar diye sana indirdigimiz feyz kaynagi bir kitaptir.(Sad, 38/29)buyurulmustur.

ifade edildigi uzere Kuran-i Kerim Arapcadir. Cenab-i Hakkin yuce kelami kutsal kitabimizin dilinin her musluman tarafindan bilinmesi ve anlasilmasi, arzu edilen bir durum ise de, adeten mumkun degildir.

O halde Kuran-i Kerimin Arapca bilmeyenlere teblig edilebilmesi ve onlarin da bu Yuce Kitapta bildirilen ilahi gercek ve ogutleri anlayip uzerinde dusunebilmeleri ve Onun hidayetinden yararlanabilmeleri icin, baska dillere tercume edilmesine, kisa ve uzun aciklamalarinin yapilmasina kesin ihtiyac hatta zaruret vardir.

Nitekim, islamin ilk donemlerinden itibaren buna ihtiyac duyulmustur. Ashabin ileri gelenlerinden Selman-i Farisinin iranli hemsehrilerinin istegi uzerine Fatiha Suresini Farscaya cevirip onlara gonderdigi bazi kaynaklarda (bk. Serahsi, el-Mebsut, i, 37, Beyrut, 1398/1978) yer almistir.


Gunumuzde Kuran-i Kerim, dunyadaki belli basli hemen butun dillere cevrilmis durumdadir. Dilimizde de yuzun uzerinde meal, terceme ve tefsiri bulunmaktadir. Kuran-i Kerimin namazda Turkce tercemesinin okunmasina gelince:

Kuran-i Kerimde Kurandan kolayiniza geleni okuyun (Muzzemmil, 73/20) buyruldugu gibi, Hz. Peygamber (s.a) de butun namazlarda Kuran-i Kerim okumus ve namaz kilmayi iyi bilmeyen bir sahabiye namaz kilmayi tarif ederken ... sonra Kurandan hafizanda bulunanlardan kolayina geleni oku. (Muslim, Salat, 45) buyurmustur.

Bu itibarla namazda kiraat yani Kuran okumak,
Kitap, Sunnet ve icma ile sabit bir farzdir. Bilindigi uzere Kuran, Cenab-i Hakkin Hz.Muhammed (s.a,) Cebrail araciligi ile indirdigi manaya delalet eden elfazin (nazm-i munzelin) ismidir.

Sadece mana olarak degil, Resulullah (s.a.)in kalbine elfazi ile indirilmistir. Bu itibarla bu elfazdan anlasilan ve baska lafizlarla (sozlerle) ifade edilen mana Kuran degildir.

Cunku indirildigi elfazin disinda, hatta Arapca bile olsa, baska sozlerle ifade edilen mana Cenab-i Hakkin kelami degil, mutercimin ondan anladigi yorumdur. Oysa Kuran kavraminin iceriginde, sadece mana degil, bir ruknu olarak onun elfazi da vardir.

Nitekim: Suphesiz O, alemlerin Rabbi tarafindan indirilmistir. Onu Ruhul-emin (Cebrail), uyaricilardan olasin diye, senin kalbine apacik Arap diliyle indirdi.(Suara 26/192-195) Boylece biz onu Arapca bir Kuran olarak indirdik. (Ta-Ha 20/113) Korunsunlar diye dosdogru Arapca bir Kuran indirdik. (Zumer, 39/28) Bu bilen bir toplum icin, ayetleri Arapca bir Kuran olmak uzere ayrintili olarak aciklanmis bir kitaptir. (Fussilet, 41/3) gibi tam on ayri yerde (Yusuf, 12/2; Rad, 13/37; Nahl, 16/103; Sura, 42/7; Zuhruf, 43/3; Ahkaf, 46/12)

nazm-i munzelin Arapca oldugunu ifade eden ayetlerden, sadece mananin degil, elfazinin da Kuran kavraminin icerigine dahil oldugu acik ve kesin bir sekilde anlasilmaktadir. Bu sebepledir ki, tercemesine Kuran denilemeyecegi ve tercemesinin Kuran hukmunde olmadigi konusunda islam bilginleri gorus birligi icindedir.


Bilindigi uzere terceme, bir sozun anlamini baska bir dilde dengi bir sozle aynen ifade etmek demektir. Oysa her dilin, baska dillerde bulunmayan (kendine ait) ifade, uslup ve anlatim ozellikleri vardir. Bu yuzden, edebi ve hissi yonu bulunmayan bazi kuru ifadeler disinda, hicbir terceme aslinin yerini tutamaz ve hicbir terceme de her bakimdan aslina tam bir uygunluk saglanamaz.

O halde, Kuran-i Kerim gibi, ilahi belagat ve icazi haiz bir kitabin asli ile tercemesi arasindaki fark, yaratan ile yaratilan arasindaki fark kadar buyuktur. Cunku biri Yaratan Yuce Allahin kelami; digeri ise yaratilan kulun aciz beyani. Hic boylesi bir tercemenin, Allah kelaminin yerine konulmasi ve ayni hukumde tutulmasi mumkun olur mu? Kaldi ki, islam dini evrensel bir dindir.

Degisik dilleri konusan butun muslumanlarin ibadette ortak bir dili kullanmalari onun evrensel olusunun bir geregidir. Herkesin konustugu dil ile ibadet yapmaya kalkismasi, Peygamberimizin ogrettigi ve bugune kadar uygulana gelen sekle ters dusecegi gibi icinden cikilmaz bir takim tartismalara da yol acacagi muhakkaktir.

Konuya ulkemiz acisindan baktigimizda ise boyle bir uygulamanin disarida Turkiye aleyhinde, icerde ise Devlet aleyhinde bir malzeme olarak kullanilacagi, vatandaslarin birlik ve beraberligini zedeleyecegi, sonuc olarak bir takim huzursuzluklara sebebiyet verecegi dikkatten uzak tutulmamalidir.


Diger taraftan, yuzleri asan terceme ve meal arasindan din ve vicdan hurriyetini zedelemeden, uzerinde birlik saglanacak birisinin namazda okunmak uzere secilmesi ve buna herkesin benimsemesi mumkun gorulmemektedir. Turkce namaz ile Turkce dua birbirine karistirilmamalidir. Cunku dua kulun Allahtan istekte bulunmasidir. Bunun ise herkesin konustugu dil ile yapilmasindan daha tabii bir sey olamaz ve zaten genelde de ulkemizde Turkce dua yapilmaktadir.


Diger taraftan, Kuran-i Kerimin en onemli ozelliklerinden biri de icazdir. Bir benzerinin ortaya konulmasi konusunda, Kuran butun insanliga meydan okumustur. Bu icazin sadece anlamda oldugu soylenemez.


Aksine, onun Allah katindan indirildiginde supheniz varsa, haydi bir benzerini ortaya koyun anlamindaki tehaddi (meydan okuma) ayetlerinden (Bakara 2/23-24; Yunus, 10/37-38; Hud, 11/13; isra, 17/88; Tur, 52/33-34) bu ozelligin daha cok lafizla ilgili oldugu anlasilmaktadir. Ayrica bir benzerini ortaya koymak icin, insanlar ve cinler bir araya toplanip birbirlerine destek olsalar bile bunu basaramayacaklarini ifade eden ayet-i kerime (isra, 17/88) den de, Kuranin bir benzerinin yapilamayacagi ve bu itibarla tercemesinin Kelamullah sayilamayacagi, o hukumde tutulamayacagi ve dolayisiyle namazda tercemesinin okunamayacagi acikca anlasilmaktadir.

Nitekim, 1926 yilinda istanbul Goztepe Camii imam-Hatibi Cemal Efendinin Cuma namazinda Kuran-i Kerimin Turkce tercemesini okumasiyla ilgili olarak istanbul Muftulugu(nun 20 Mart 1926 tarih ve 92-93 sayili yazisi uzerine, altinda Ataturk tarafindan goreve getirilen ilk Diyanet isleri Reisi Rifat Borekcinin imzasi bulunan 9 Ramazan 1324/23 Mart 1926 tarih ve 743 numarali Musavere Heyeti kararinda:

Namazda kiraet-i Kuran bil-icma farz ve Kuranin hangi bir lugat ile tercemesine Kuran itlaki kezalik bil-icma gayr-i caiz ve namazda kiraet-i Kuran mahallinde terceme-i Kuranin adem-i cevazi da bil-umum mezahib fukahasinin icmai ile sabit oldugundan, hilafina mucaseret, namazi vaz-i serisinden tagyir ve emr-i dini istihfaf ve melabe sekline vaz mutazammin oldugu gibi, beynel-muslimin iftirak ve ihtilafa ve memlekette fitne hudusuna bais olacagindan, fiil-i mezbure mecasereti sabit olan merkum Cemal Efendinin uhdesindeki vezaif-i ilmiye ve diniyenin refi, emr-i zaruri halini almis olmakla ol vechile tebligat icrasi...


denilmistir. Suphesiz bir muslumanin en azindan namazda okudugu Kuran-i Kerim metinlerinin anlamlarini bilmesi ve namazda bunlari anlayarak ve duyarak okumasi son derece onemlidir ve bu zor da degildir. Ancak manasini anlamak, onun hidayetinden faydalanmak ve Yuce Rabbimizin emir, yasak ve ogutlerinin neler oldugunu ogrenmek icin Kuran-i Kerimi terceme etmenin ve bu maksatla meal, terceme ve tefsirlerini okumanin hukmu baska; bu tercemeleri Kuran yerine koymanin ve Kuran hukmunde tutmanin hukmu yine baskadir.


Namazda ve ibadet olarak Kuran-i Kerim asli lafizlari ile okunur. Yuce Rabbimizin bize olan ogut, buyruk ve yasaklarini ogrenmek, onun irsadindan yararlanmak maksadiyla ise, terceme, meal ve aciklamalari okunur. Bu maksatla Kuran-i Kerimin terceme, meal ve aciklamalarini okumak ta cok sevaptir ve genel anlami ile ibadettir


ALINTIDIR

zeinarda 11-12-12 16:42

Elin sağlık Huncuğum,

SUMASALI 13-12-12 01:49

elıne saglık huncum

Hun 14-12-12 05:19

Tesekkur ederim hepimizin yararina

ebruli 15-12-12 01:48

Cok guzel bir paylasim,son zamanlarda bunu tartisma konusu yapanlarin hicte ibadet gonullusu olduklarini sanmiyorum.onlar ibadet etsinde isterse hintce etsinler :)


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:11.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.