Dilek Duası  

Go Back   Dilek Duası > DİNİMİZ İSLAM > Kur'an-ı Kerim > Kur'an-ı Kerim Tefsiri

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ö.N.Bilmen 103 Asr Suresi doguasya Kur'an-ı Kerim Tefsiri 1 15-01-13 00:42
Ö.N.Bilmen 114 Nas Suresi doguasya Kur'an-ı Kerim Tefsiri 1 12-11-12 13:36
Ö.N.Bilmen 95 Tin Suresi doguasya Kur'an-ı Kerim Tefsiri 0 26-11-11 20:23
Ö.N.Bilmen 105 Fil Suresi doguasya Kur'an-ı Kerim Tefsiri 0 26-11-11 20:07
Ö.N.Bilmen 109 Kafirun Suresi doguasya Kur'an-ı Kerim Tefsiri 0 26-11-11 20:02

Yeni Konu aç Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 26-11-11, 20:44   #1 (permalink)
doguasya
ziyaretçi
 
Mesajlar: n/a
Konular: 6
Standart Ö.N.Bilmen 87 A'la Suresi

Ö.N.Bilmen 87 A'la Suresi

Bu mübarek sûre, "Tehvir" sûresinden sonra Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. On dokuz âyet-i Kerîme'yi içermektedir. Medine-i Münevvere'de nazil olduğuna kail olanlar da vardır. Birinci âyetinde Cenab-ı Hak'kın en yüce olan ismi şerifi zikredilmiş olduğu için kendisine böyle "Ala sûresi" adı verilmiştir. Maamafih tesbîh emriyle başladığı için kendisine, "Sebbih" sûresi ismi de verilmiştir.
Tank sûresinde Cenab-ı Hak'kın bir kısım kudret eserlerine yemîn edilerek kâfirlerin bir müddet sonra helâk'a mâruz kalacaklarına işaret olunmuş, Resûl-i Ekrem'e teselli verilmiş idi, bu Sûre-i Celîle'de de yine bir takım kudret eserlerine işaret edilerek, Resûl-i Ekrem'in kolaylıklara ve mü'minlerin kurtuluş ve selâmete erişecekleri, kâfirlerin de müthiş azaplara yakalanacakları bildirilmiş olduğundan aralarında büyük bir irtibat vardır.




1. Rab'binin pek yüce olan ismini teşbih et.
1. Bu mübarek sûre, Kâinatın Yaratıcısının mukaddes isminin tenzih edilmesini ve yüceltilmesini emrediyor. Kâinatın bütün hâllerini bilen o Kerem Sahibi Mabudun Yüce Peygamberine dini hakikatleri telkin edeceğini ve o yüce nebisini muvaffakiyetlere eriştireceğini müjdeliyor. O Yüce Peygamber'in vereceği öğütlerden kimlerin yararlanıp kurtuluşa ulaşacağını ve kimlerin yararlanmayıp, azap göreceklerini bildiriyor. Ve Son Peygambere vahy olunan dini esasların evvelki Peygamberlerin sahifelerinde zikrolunduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Peygamber Rabbin imini tesbîhe devam eyle, Allah'ın isimin tesbîh, onun kudsiyetini itiraf, onu tam bir saygı ile zikretmek; Allah'ın zatını kutsamayı ve tenzih etmeyi gerektirmektedir. Allah'ın zatını tesbîh ise o Yüce Yaratıcının zâtına, sıfatlarına, mübarek isimlerine, fiillerine, hükümlerine lâyık olmayan şeylerden kutsal zatını şu şekilde tenzih etmekten ibarettir.
1. Allah'ın zatını tenzih, o muazzam Yaratıcımızın cevherlerden, arazlardan münezzeh olduğuna itikatten ibarettir.
2. Allah'ın sıfatlarını tenzih, o kutsal sıfatların yaratılmış, sonlu olmaktan ve noksan bulunmaktan münezzeh olduklarına itikattan ibarettir.
3. Allah'ın isimlerini tenzih, Hak T e âlâ Hazretlerini Yüce zâtı hakkında nakledilmiş olan mübarek isimler ile zikretmekten, i I âh lığın şanına lâyık olmayan, noksanlığı ifade eden isimler ile anmamaktan ve onun kutsal isimlerini hürmetle yadedip, hürmete aykırı vaziyetler hâlinde lisâna almamaktan ibarettir.
4. Allah'ın fiilerini tenzih: Yüce Yaratıcı'nın mutlak sahip olup hiç bir fiiline bir kimsenin itiraza hak ve selâhiyeti olmadığına itikatten ibarettir.
5. Allah'ın hükümlerini tenzih, o hikmet sahibi Mabudun her hükmünü, tasvip ve tasdik edip bunun sahip olmanın gereği olduğunu ve birer hikmetin icabı bulunduğunu tasdik ve itirafta bulunmaktan ibarettir. Kısacası Hak Teâlâ Hazretlerini dâima tesbîh etmek ve kutsamak, onun kulları için en kutsal bir vazifedir. Onun içindir ki: Müslümanlar, namaz kılarlarken Peygamberimizin yüce emirlerinden dolayı rükû hâlinde "Süphane Rabbiyel'azîm" ve secde hâlinde de "Süphane Rabbiyel'âlâ" demektedirler.




2. O -Rab- ki, yarattı da düzeltti.
2. (O) Rabbül'âlemiyn (ki:) Bütün mahlûkatı (yarattı da) hepsini kendilerine lâyık birer şekilde (düzeltti.) Meselâ: insanları pek güzel bir surette yarattı şâir hayat sahiplerine de muhtaç oldukları uzuvları verdi, âlemin bütün tabakalarını birer mükemmel tarzda tanzim buyurdu.




3. Ve O ki: Takdir etti de doğru yolu gösterdi.
3. (Ve O ki:) O Kâinatın Rabbi ki: Bütün yarattıklarını cinslerini, nevilerini, vasıflarını, devam müddetlerini (takdir) tâyin (etti de) sonra kendilerine (doğru yolu gösterdi.) Hepsine de birer kabiliyet verdi, hepsini de geçimlerini temin için çalışmaya kabiliyetli kıldı ve özellikle mükellef olan kullarına hayır ve şer yolunu gösterdi, onları selâmet ve saadete erdirecek yolu tâyin buyurdu.




4. Ve O ki: O yeşillikleri çıkardı.
4. (Ve O ki:) O Kerîm olan âlemlerin Rabbi ki: (O yeşillikleri) varlık alanına (çıkardı) hayvanların yaşamaları için geniş çayırları, otlak mahallerini yaratmış oldu.




5. Sonra onu kapkara, kuruca bir ota çevirdi.
5. (Sonra onu) O yeşilliklerden her birini (kapkara kuruca bir ota çevirdi.) O güzel manzaralardan eser kalmadı, işte dünya varlığı başlangıçta ne kadar güzel, ne kadar dikkat çekici bulunsa da nihayeti böyle bir değişimden ibaret bulunacaktır. Bir değişikliğe uğrayacaktır. Bu hususta ki ilâhî beyan, gaflet sahiplerini uyandırmak için bir darb-ı mesel mesabesindedir.
"Guşa" Selin getirdiği kuru çor çöp demektir. "Evha" da kararmış, rengi siyaha dönüşmüş olan şeyden ibarettir.



6. Sana okutacağız, artık unutmayacaksın.
6. Cenab-ı Hak, Yüce Peygamberini müjdelemek için buyuruyor ki: Habibim!. (Sana okutacağız) Seni Cibrîl-i Emîn vasıtasiyle ilâhî vahyi almaya kabiliyetli kılacağız. Kur'an-ı Kerim'i ezberlemeyi başaracaksın (artık unutmayacaksın.) Büyük bir hafıza kuvvetine kavuşacaksın. Bu, Resûl-i Ekrem hakkında bir ilâhî hidayettir, bir ilâhî te'sirdir, bir mucize numunesidir, çünkü Yüce Peygamber hiç bir şey okumuş, yazmış değildi, Ümmi idi, o öyle olduğu hâlde böyle bir Kur'an-ı Kerime nail ve onu derhal ezberlemeye kadîr oldu. Sonra bu Sûre - i celîle, Mekke-i Mükerreme'de ilk nazil olanlardandır. Fevkalâde bir emrin vuku bulacağını haber verdi, ve o emir bilâhare tahakkuk etti ki: O da Resûl-i Ekrem'in bir hârika olmak üzere bütün Kur'an-ı ezberlemesinden diğer kurtuluş eserlerinin yüz göstermesinden vesâireden ibarettir.




7. Allah'ın dilediği müstesna, şüphe yok ki: O, aşikâr olanı da bilir, gizliyi de.
7. (Allah'ın dilediği müstesna) Evet.. Ey Yüce Peygamber bütün Kur'an âyetlerini, ezberlemeye okumaya muvaffak olacaksındır. Ancak Cenab-ı Hak'kın hikmet gereği neshettiği veya hafızandan geçici olarak giderildiği bâzı âyetleri unutacaksındır. Bunların dışında bütün Kuran âyetleri hafızanı aydınlatacak ve süsleyip duracaktır. (Şüphe yok ki. O) Kerem Sahibi Mâbud (aşikâr olanı da bilir, gizliyi de) bilir. Kullarının bütün sözlerini işlerini kalple rinde kî düşüncelerini bilmektedir. Bu cümleden olmak üzere Yüce Peygamberine vahyettiği şeylerde ve onlardan bâzılarının neshedilmiş olduğu da Allah katında bilmektedir.




8. Ve seni en kolayına muvaffak ederiz.
8. (Ve) Ey Yüce Peygamber!. (Seni en kolayına muvaffak ederiz.) Yâni: Seni tam bir kolaylığa Kur'an-ı Kerim'i ezberlemeye muvaffak kılarız, seni en kolay bir şeriate, takibi pek kolay bir saadet yoluna eriştiririz, sen müsterih ol...



9. Artık öğüt ver, eğer, öğüt fâide verirse.
9. (Artık) Ey Yüce Peygamber!. Sen insanlara (öğüt ver) sana vahyedilen Kuran âyetleriyle halkı irşada çalış. (Eğer öğüt fâide verirse,) Kendilerinde kabiliyet bulunur da verilen nasihatleri kabul ederse ne güzel, kendileri fâidelenirler, selâmet yolunu takibe muvaffak olurlar. İnat edip de verilen öğütleri kabul etmeyenler de lâyık oldukları kötü bir âkibete uğrarlar, sen ey merhametli Peygamber!. Mahzun olma.




10. Korkan kimse, öğüdü dinleyecektir.
10. Evet.. (Korkan kimse) Allah-ü Teâlâ'nın azabından korkan herhangi bir takva sahibi zât, (öğüdü dinleyecektir.) Öyle bir kimseye verilen nasihat, her hâlde kendisine fâide verecektir. Binaenaleyh insanlara karşı güzelce nasihatte bulunmak, haddi zâtında bir iyilik severlik vazifesidir. Nasihat veren, sevaba nail olur. Nasihat dinleyenler de iki kısma ayrılır, bir kısmı o nasihati dinleyerek istifâde eder, bir kısmı da kabul etmeyerek sapıklık içinde kalır, yarın âhirette bir mazeret ileri sürmeğe selâhiyeti kalmamış bulunur.



11. En kötü olan ise ondan kaçınır.
11. Evet.. (En kötü olan) Hakkı kabulden kaçınan, katı kalpli olan kimse (ise ondan kaçınır) öğüt dinlemez, kendi aleyhinde hareket etmiş bulunur, nihayet o hareketin cezasına kavuşur.




12. O kimsedir ki: En büyük ateşe yaşlanacaktır.
12. İşte (O kimsedir ki:) Öyle pek mutsuz, inkarcı olan şahıstır ki: (En büyük ateşe yaşlanacaktır.) Âhirette cehenneme atılacaktır. Orada yanıp yakılacaktır.


13. Sonra orada ne ölür ve ne dirilir.
13. (Sonra orada) o cehennemde öyle bir şahıs ebediyyen azap görecektir. (Ne ölür ve ne dirilir.) Yâni: Ne ölür ki, azaptan kurtul ab i l s in, ne de fâideli bir hayata nail bulunur ki: Bir istirahata kavuşabilsin.



14. Muhakkak o kimse felaha ermiştir ki: Temizlenmiştir.
14. (Muhakkak o kimse felaha) kurtuluşa, muradına (ermiştir ki, temizlenmiştir.) İmânı sayesinde küfür pisliğinden kurtularak manevî bir temizliğe kavuşmuştur. Veya zekâtını vermiştir. Veyahut namaz için abdest alıp tertemiz bir hâlde yaşamıştır.




15. Ve Rabbi'nin ismini zikredip de namaz kılmıştır.
15. (Ve) O zât (Rab'binin) mukaddes (ismini) kalbiyle ve I i s ân iyi e (zikredip de namaz kılmıştır.) Beş vakit namazını kılmaya devam etmiştir. İşte kurtuluşa eren bu gibi samimi mü'mîn kullardır. Bir görüşe göre bu ilâhî beyandan maksat, fitir sadakasını verip bayram gününde Allah'ın ismini zikrederek tekbirde ve bayram namazını edada bulunmaktadır. Bu dinî vazifeyi yerine getiren bir mümin kurtuluşa erecektir. Aslında bu âyeti kerîme, bu sadaka-i fitrin ve bayram namazının vücubundan evvel nazil olmuş ise de inmesinin, hükmün icra edilmesinden bir müddet önce bulunması caizdir.



16. Belki siz, dünya hayatını tercih edersiniz.
16. (Belki siz) Ey insanlar!. Çoğunluk itibariyle (dünya hayatını) âh i ret hayatı üzerine (tercih edersiniz) her hangi bir fânî varlığı, bir zevk ve s af ayı tercih ederek o gelecekteki bakî hayatı düşünmezsiniz, onun için çalışmazsınız.



17. Halbuki, âh i ret daha hayırlıdır ve daha bakîdir.
17. (Halbuki âhiret) Dünyadan (daha hayırlıdır ve daha bakidir.) Çünkü: Âhire t hayatı ebedîdir, müminler hakkında cismanî ve ruhanî saadetleri içermektedir, dünya hayatı ise fânidir, elem ve kederlerden uzak değildir. Artık öyle saadete dayalı olan bir âhiret hayatını, bu fâni ve elem verici dünya hayatına tercih etmek lâzım değil midir?. O ebedî hayat için
selâmet ve saadete vesîle olan güzel amellerde bulunmak icâbetmez mi?



18. Şüphe yok ki: Bu, elbette evvelki sahifelerde -bildirilmiştir.
18. (Şüphe yok ki, bu) Temizlenenlerin, namaz ile, zikrile uğraşanların ebedî bir amelde kurtuluşa erecekleri (elbette evvelki sahifelerde) bildirilmiş (tir.) Kur'an-ı Kerim'den evvel nazil olmuş olan semavî kitaplar da bu hakikati haber vermiştir.
"Suhuf" sahifenin çoğuludur. Esasen hitap mânâsına ise de Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an-ı Kerim'den ibaret olan dört büyük semavî kitaptan başka bâzı Peygamberlere verilmiş olan risalelerden her birine "sahife" denilmiştir.



19. İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde.
19. Evet.. Kimlerin kurtuluşa erişecekleri, kısaca (İbrahim'in ve Musa'nın sahifelerinde...) de bildirilmiştir. İbrahim Aleyhisselâm'a on sahife verilmiş olduğu gibi Musa Aleyhisselâm'a da Tevrat'tan önce on sahife verilmiştir. Bütün bu mukaddes kitaplar, insanlık için kurtuluş ve selâmet vesîle olacak vazifeleri, muameleleri insanlara bildirmiş, telkin etmişlerdir. Artık her akıl sahibi, düşünen insan için lâzımdır ki: Bütün ilâhî kitapların, risalelerin haber verdikleri akıbetleri dikkate alsın, ona göre çalışsın, ebedî bir selâmet ve saadete aday bulunsun, Kerem Sahibi Yaratıcı cümlemize uyanmalar, güzel ameller nasîb buyursun, Hamd, âlemlerin Rabbî Allah'adır.
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Bookmarks

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 15:38.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, yasaya aykırı yada telif hakkı içeren paylaşımları iletişim bölümünden bizlere bildirebilirsiniz