Dilek Duası  

Go Back   Dilek Duası > PARAPSİKOLOJİ > Psişürji Konuları

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Ayrılan Çiftleri Birleştirmek İçin Dua deep Muhabbet Sevgi Ve Aşk Duaları 1 26-10-14 00:19
Ayrılan eşleri birleştirmek için dua dualar Muhabbet Sevgi Ve Aşk Duaları 2 18-01-14 01:07
Ayrı sevgilileri birleştirmek için yöntem kadir Aşk Büyüleri 0 28-05-12 14:03
Psişik Okuma Ve Psişik Yetenekleri Geliştirme Tekniklerini Öğrenelim nurcann Psişürji Konuları 5 10-12-11 03:06
Psişik Yetenek ve Ruhsallık Bğalantısı nurcann Psişürji Konuları 5 10-12-11 03:05

Yeni Konu aç Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 28-04-13, 19:48   #1 (permalink)
Hun
TECRÜBELİ ÜYE
 
Üyelik tarihi: 30-09-12
Mesajlar: 1.505
Konular: 724
Hun is on a distinguished road
Standart Psişik Yetenek ve ruhsallığı birleştirmek

Psişik Yetenek ve ruhsallığı birleştirmek

PSİŞİK YETENEK ve RUHSALLIĞI BÜTÜNLEŞTİRMEK

Felsefe doktorası olan Prof. David Fontana, psişik araştırmaya yönelik sürekli aktif ilgisiyle birlikte, doğu ve batının ruhsal geleneklerinde geniş uygulamalı deneyime sahip bir psikologtur. (Society for Pscyhical Research’ün eski başkanıdır.) Bu geniş sahalarda, bazıları klâsik olarak kabul edilen birçok kitabın da yazarıdır. Bu makale, 23 Mart 1999’da verdiği bir konferansa dayanarak hazırlanmıştır.


RUHSALLIK ve PSİŞİK YETENEKLER

RUHSAL gelişim kendisiyle birlikte psişik ihsanları getirebilmesine rağmen, ruhsallık ve psişik yetenekler aynı şey değillerdir. Budizm ve Hinduizm gibi doğulu ruhsal geleneklerde ruhsal kapasiteler derinleştiğinde zihnin bazı maddesel sınırlamaları aşmaya başladığı ve diğerlerinin zihinleriyle telepatik iletişim içine girebilir hâle geldiği ve böylece durugörü ve psikokinezi gibi (topluca siddhiler denilen) yetenekler tezahür ettirdiği söylenmektedir. Bununla birlikte bu gelenekler, siddhilerin sadece ruhsal büyümenin bir çeşit önemsiz belirtileri oldukları ve asla kişisel çıkar sağlamak için kullanılmamaları ve kendi içlerinde bir son olarak görülmemeleri gerektiği konusunda bizleri uyarmaktadırlar, aksini yapmak benliği güçlendirir ve kişiyi gerçek ruhsal ilerleme yolundan saptırır. İnsan, başkalarına hizmet ederken kullandığında bile, benliği şişiren duygulardan kaçınmalıdır. Siddhiler bize emanet edilmiş hediyelerdir, kişisel servetimiz değillerdir.

Bir Yoginin Otobiyografisi’nde (Bu kitabın özeti Mucizeler adıyla RM Yayınları arasında yer almaktadır), meşhur guru Paramhansa Yogananda kendi kişisel siddhi deneyimlerinin sayısız örneklerini verir ve kitaplarından bir diğerinde, Man’s Eternal Quest’de (İnsanın Ebedi Arayışı), onların gelişimine eşlik eden ruhsal disiplinlerin derinliğine yönelik bir anlayış sunar. Bununla birlikte siddhilerin en eğlendirici örneklerinden biri, Ram Dass’ın kendisiyle birkaç yıl geçirdiği bir diğer saygın öğretmen Neem Baba’nın hayatında görülmüştür. Bir zamanlar Hindistan’daki trenlerde kutsal adamların parasız yolculuk yapmalarına izin veriliyordu ama bazı sebeplerden dolayı bu ayrıcalığa son verme kararı alındı. Neem Baba yeni politikanın ilk kurbanlarından biriydi ve biletsiz olduğu keşfedildiğinde, Karolli istasyonunda uygun bir şekilde trenden indirilmişti. Biletçi diğer yolcuların protestolarına aldırmadan düdüğünü çaldı ve sürücü treni çalıştırmak istedi; ama nafile, tekrar tekrar denedi ama hiçbir şey olmadı. Bu sırada Neem Baba plâtformun üzerinde gülümseyerek bekliyordu. Sonunda, trene geri gelmesi için yalvarmaya başladılar. O, yalvarışları nazikçe dinledi, trene tırmandı tahmin edeceğiniz gibi , bir motorun davranması gerektiği gibi davrandı ve tren istasyondan ayrıldı.

Tesadüf mü? Sürücünün bir numarası mı? Hindistan’ın kutsal adamlarını ve kadınlarını çevrelediği söylenen siddhilerin diğer birçok örneklerini deneyimleyenler, bunun Neem Baba’nın işi olduğundan hiç şüphe etmediler ve o zamandan sonra da o hep Neem Karolli Baba diye bilindi.

PSİŞİK YETENEKLER ve RUHSALLIK

Sürecin zıt istikamette güçlüce çalıştığı, yani psişik yeteneklerin gelişiminin ruhsal ilerlemeye götürdüğü yönünde hiç delil yoktur. Bazı vakalarda böyle olabilir ama bu kuraldır anlamına gelmez. Geçmişin bazı en ünlü psişikleri, kesinlikle ruhsal olmayan numaralara kalkışmışlardır. Eusapia Palladino her bakımdan çok güçlü bir fizik medyomdu ve tarihte en geniş olarak incelenen psişiklerden biriydi; yine de onun fenomenlerinin çoğu gerçek olmasına rağmen, diğerlerinin açıkça hileli olduğu yönünde neredeyse oybirliği vardır. O celselerdeki haziruna “Beni izleyin, yoksa hile yaparım.” diye öğüt vermiş, kusurlarından dolayı rehberi John King’i suçlamıştır. Bazı rehberlerin karakterleri gerçekten belirli oranda istenmeyen özellikler taşısa da (John King hayattayken adı çıkmış bir korsan olduğunu iddia etmekteydi), Palladino ile uzun süre çalışan Hereward Carrington, onun yaptığı hilelerin kendi egosuna bağlı olduğu görüşündedir. Carrington, Eusapia Palladino and Her Phenomena (Eusapia Palladino ve Fenomenleri) adlı eserinde “Ona bunu yapmaması için yalvardık.” diye yazmıştır, ama bir toplantıda, bir saat veya hemen sonrasında bir sonuç üretilmediyse, medyom “genellikle kaba ve açık türden” hile yapmaya başvurmuştu.

Elbette ki, fizik medyomlar toplantılarda hile yaparken yakalandıklarında Palladino’nun iddia ettiği gibi, transtayken rehberleri tarafından böyle yapmaya itilmiş olabilirler, ama eğer öyleyse bu sadece onların rehberlerinin dürüstlüğüne değil, rehberlerin kendi medyomlarının ünleriyle ilgili kaygılarına da gölge düşürür. Her halükârda, rapor edilen bir diğer güçlü fizik medyom olan, ama bu vakada kıskançlık günahına yenik düşen Agnes Guppy’nin davranışı için rehberleri suçlamak çok zor olurdu. Daha genç ve daha çekici arkadaş medyom Florence Cook’un başarısıyla yüzleştiğinde (Cook, Sir William Crookes tarafından gerçekten araştırılmış ve ismi telâffuz edilmiştir), Agnes Guppy çözümün, iki suç ortağının Cook’un yüzüne asit fırlatmaları olduğunu düşünmüştür. Neyse ki suç ortakları bunu reddetmişlerdir ama bu hikâye Bayan Guppy’nin şöhretini yerle bir etmişti.

RUHSAL ve PSİŞİK YETENEKLER ARASINDAKİ BAĞLANTI

Bununla birlikte, psişik yeteneklerin ruhsal gelişime sevk etmedeki başarısızlığına rağmen, sürecin bunun aksine çalışabildiği gerçeği, bu ikisi arasında bir bağlantı olması gerektiğini gösterir. Bu bağlantıyı keşfetmeye nasıl başlayabiliriz? Yunanistan’da Delf tapınağının Apollo sunağının üzerinde -dünyadaki en büyülü yerlerden biridir-, “Kendini Bil” öğüdü vardır. Apollo sunağı; Piton’un, yani ilâhlarla iletişim kurduğuna inanılan bir rahibenin -biz ona muhtemelen bir trans medyomu diyecektik- eviydi. Kendisine Atina’daki en bilge adamın kim olduğu sorulduğunda, “Hiçbir şey bilmediğini bilecek kadar bilge olan tek adam Sokrat’tır.” diye cevap vermiştir. Yani bizim bu keşfe başlama noktamız; Sokrat ile birlikte, sadece dışsal dünya değil ama kendi zihnimiz hakkında da ne kadar az bildiğimizi kabul etmektir. Bu bizi, “Kendi zihnimin yapısı nedir?”, “Ben neyim?”, “Ben kimim?” gibi varlıksal soruları sormaya götürür. Bazıları -örneğin Darwinciler- bu soruları, bizim şans eseri yaratılan biyolojik tesadüfler olduğumuzu, anlamı ve amacı olmayan başıboş bir evrende yaşadığımızı söyleyerek cevaplayacaklardır. Diğerleri bu cevabı kabul etmenin, anlamsızca yaşamak ve ümitsizce ölmek demek olduğunu kabul edecektir. Onlar bize, modern bilimin bütün gücüne ve bütün keşiflerine rağmen zihin hakkında fazla bir şey söyleyemeyeceğini ve ruh veya Tanrı’nın hiç olmadığını -Yüksek Şuur veya hangi terimi kullanmayı tercih ederseniz- kategorik olarak kesinlikle ifade edemeyeceğini hatırlatmaya devam edeceklerdir. Modern bilim psişik ihsanların olmadığını kategorik olarak ifade edemez ve bundan dolayı en materyalist bilim adamları bile böyle meselelerde agnostisizmin -belirsizliğin bir kabulünün- ötesine geçemezler.
Delilleri inceleyenler, insan yaşamında bir ruhsal boyutun mevcudiyetini ve psişik yeteneklerin mevcudiyetini desteklemek için çok miktarda şeyin mevcut olduğunun farkına varırlar. Bununla birlikte, bu boyutun ve bu yeteneklerin yapısına ve anlamına ilişkin daha derin sorular, bir anlamda fiziksel bilimlerin nüfuz sahasının ötesinde yatar. Bilim, bütün şüphe edilmez güçlerine rağmen, bizim sınırlı bir uygunluk alanı dediğimiz şeye sahiptir. Bu alanın ötesinde, onun hitap edemediği sorular vardır; sadece varoluşun temel anlamı ve benliğin tabiatıyla ilgili sorular değil, ama diğerkâmlık gibi insan vasıfları ve bir Bach veya Mozart veya bir Michael Angelo gibiler tarafından tezahür ettirilen yüce yaratıcı yeteneklerle ilgili sorular. Böyle sorular aslında ruhsal sorulardır ve onlar bilimin usulüyle dışarıya, maddesel dünyaya bakarak değil, ama aziz ve mistiğin usulüyle bir kişinin içine bakarak cevaplanırlar.

Zen Budizmi bunu yapmanın bir yolunu, koan kullanımı sayesinde öğretir. Koan hiçbir mantıklı cevabın olmadığı bir sorudur. O bize sık sık o kadar paradoksal bir şey sorar ki, bizim ilk tepkimiz onu gülünç bularak bertaraf etmek olur. En iyi bilinen örneklerinden biri şudur: “Bir elle alkışlamanın sesi nedir?” Gerçekten de bir paradoks. Tanımlamada, alkışlama iki eli içerir. Ama Zen Budist öğretmeniniz size, yargılamadan ve ummadan sadece oturmanızı ve soru üzerine meditasyon yapmanızı söyleyecektir. Bir öğretmenin bana öğrettiği gibi, “Kendine cevabı sorma, sadece koanı sor.” Koan üzerine meditasyon yaptığınızda, “cevap, sessizlik olmalı” gibi düşünceler kendiliğinden yükselmeye başlar, ama cevabı öğretmeninize verdiğiniz her seferinde o başını sallar ve size gitmenizi ve meditasyonunuza devam etmenizi söyler.

Koanın amaçlarından biri sizi, mantıklı zihnin, hayatımızda çoğu zaman kullandığımız zihnin, daha fazla gidemeyeceği bir noktaya getirmektir. “Eller” ve “alkışlama” maddesel dünyaya aittir. Maddesel dünya bizim tarafımızdan, hepsinin anlamlarını ayrılıktan aldıkları ayrı nesneler ve kavramlardan meydana gelmiş biçimde anlaşılır. Sol el, sağ elden ayrıdır -onun karşıtı-; alkış sesi, sessizlikten ayrıdır -onun karşıtıdır-. Bundan dolayı, mantıksal olarak tek elle alkışlayamayız. Ama koan bu karşıtlıklarla düşünmeyi keser. Eğer kişi onunla çalışmaya devam ederse, orada ayrılık hissiyatının bir yanılgı olduğunun farkındalığı an”den gelir. Hiçbir şey, ister bir nesne veya bir kavram olsun, diğer bütün şeylerden izole edilmiş olarak var olamaz. Her şey, hem canlı hem cansız, aslında temelde yatan bir birliğin, bütün varoluşun esası olan bir birliğin tezahürüdür. Ve farkındalığın bu anında, koanın kendini çözdüğü söylenir, bu, onun sizi daha derin bir anlayış seviyesine götürmesidir. Ve koan kendisini çözerken, aynı zamanda -en azından kısmen- elbette ki niha” koan olan “Ben kimim?” sorusunu ve “Onu nasıl bilebilirim?” “Kendi yüzümü nasıl görebilirim?” “Ben hem soru hem de cevap nasıl olabilirim?” gibi her noktası bir elle alkışlamak kadar paradoksal olan sorulardan birini de çözer.

Elbette ki, bu şekilde kelimelere döküldüğünde, onun sadece bir entelektüel egzersiz hâline dönüşmesi riski ortaya çıkar ve eğer sadece entelektüel cevaplar sunduysanız iyi bir Zen öğretmeni meditasyon yaptığınız şeye iki kat hızlı geri gönderecektir. Öğretmen, sizin bu birliği gerçekten deneyimlediğinizi görmek isteyecektir. Bunu yaptığınızda, cevabınız herhangi bir önceden belirlenmiş formül yerine sizin dönüşmüş olduğunuz kişi içinde görünür olacaktır. Ama “Bunun, ruhsallık ve psişik yetenekler arasındaki bağlantıyla ne ilgisi var?” diye düşünebilirsiniz. Her bakımdan ilgili. Eğer her birimiz kendi mevcudiyetimiz içinde kilitlenmiş olmaktan daha çok temelde yatan bir birliğin ifadeleriysek, o zaman bu birlikle (ruhsal gelişim deneyimi yoluyla) temasa geçmek veya diğerlerinin zihinleriyle (psişik yetenekler yoluyla) temasa geçmek fikri bir çeşit anlam kazanmaya başlar. Sadece bu da değil, bu fikir yaşanmış bir imkân hâline gelir. Zihinlerimiz ve arkadaşımız olan diğer varlıkların zihinleri; oldukları gibi, yani tek şuurun görünümleri olarak tanınırlar ve bundan dolayı psişik deneyimlere engel olan kendimiz ve diğerleri arasındaki bariyerler kaybolur. Bundan dolayı ruhsal inançlar, hem bizim dışsal dünyayla hem de kendi varlığımızla daha derinden ilşikimizde etkileyici bir aksiyondur.

Alinti
Hun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Okunmamış 08-05-14, 16:18   #2 (permalink)
 
zeytınn - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15-05-13
Mesajlar: 1.171
Konular: 73
zeytınn is on a distinguished road
Standart

teşekkürler...........
__________________
Kalpler uyana, aşkınla yana..Can kurban sana Sultanım ALLAH..
zeytınn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
psişik yetenek ruhsallık

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:08.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, yasaya aykırı yada telif hakkı içeren paylaşımları iletişim bölümünden bizlere bildirebilirsiniz