Dilek Duası  

Go Back   Dilek Duası > ASTROLOJİ BÖLÜMÜ > Rüyalarınız Neyi Anlatıyor

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Rüyalar Hakkında Bilinmeyen 13 Gerçek Sky Rüyalarınız Neyi Anlatıyor 1 26-04-14 22:41

Yeni Konu aç Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 02-09-11, 10:20   #1 (permalink)
Sky
ziyaretçi
 
Mesajlar: n/a
Konular: 6
Standart Rüyalar Geleceği Öğretirmi

Rüyalar Geleceği Öğretirmi

evet konu başlığındana anlaşılacağı üzere rüyalarımız bizlere gelecekten heber verirmi onu yazacağız sevgili dilekduası.com üyelerimiz

Hemen herkes, her gece rü'ya görür. Bu rüyaların bir kısmı, karmakarışık şeylerdir. Bir kısmı, günlük olayların rüyaya yansımasıdır. Bir kısmı da, daha önceden hiç düşünülmeyen, hayal edilmeyen şeylerin görülmesidir. Gördüğümüz rüyaları kaynakları bakımından üç grubta toplayabiliriz:

1. Rahmanî
2. Nefsanî
3. Şeytanî

Bunlardan nefsanî rüya, ya geçmişe dair hatıraların, veya kişinin arzu ettiği şeylerin görülmesidir. Şeytanî rü'ya, şeytanın telkîniyle görülen rüyalardır. Rahmanî rüya ise, ya doğrudan doğruya Allah tarafından veya melek vasıtasıyla kalbe yansıyan ve gaybî manaları taşıyan rüyalardır. Bizim asıl olarak üzerinde duracağımız, Rahmanî rüyalar kısmı olacaktır. Rü'yanın bu kısmına "sadık rüya" veya "salih rüya" da denilmektedir.

Konunun örneklerine geçmezden önce, bir meseleyi kısaca ele almakta fayda görüyoruz. Şöyle ki: Freud'un temsil ettiği "Psikanaliz okulu" rüyaları değerlendirirken "Rahmanî rü'ya" kısmını, nazar-ı dikkate almamaktadır. Bu görüşün temsilcisi olan Freud'a göre, “rüyalar içimizden ve dışımızdan gelen etkilerden şekillenir. Hayal, bu etkileri biçimlendirilir. Rüyalarımızda önceden yaşadığımız olayların izleri vardır. Çocuğun arzu edip de ulaşamadığı şeyleri gece rüyasında görmesi gibi, her insan rüyasında, tatmin olmamış isteklerini elde ettiğini görür. Dînî inançlar veya kültürel baskı sebebiyle şuur altına itilmiş istekler, rüyada su yüzüne çıkar. Görülen rüyalar, özellikle cinsî temayüllerin sembolik bir tezahürü durumundadır.”

Her türlü rüyada bir cinsî temayül izi görmeye çalışmak, bütün rüyaları, sadece iç ve dış çevrenin tesirinde meydana geliyor sanmak, İslamî bir bakışla bakıldığında hiç de kabul edilir bir görüş değildir. Rüyaları şuuraltıyla izah etmek bazı rüyalar için doğru olabilir. Fakat genelleme yaparak her rüyayı bununla izaha kalkmak doğru değildir.

Öyle rüyalar vardır ki, bunlar şuuraltından yansıyan birer görüntü olmayıp gaybdan kalp gözüne akseden parıltılardır.

Dolayısıyla, psikanaliz okulunun rüyalara bakış açısı, ancak bazı rüyaları açıklayabilir, yoksa bütün rüyaları değil. Hemen her insan çok nadir de olsa, "Rahmanî rüya" dediğimiz gaybî mesajlar ve sırlar taşıyan rüya çeşidine muhatab olmuş ve olmaktadır. Rüyada görülüp diğer gün, hatta yıllar sonra aynen çıkan rüyalar hiç de az değildir. Bu şekilde gaybî mesaj taşıyan rüyalar, levh-i mahfuzda yazılı olan şeylerin kalb aynasına yansımasıyla meydana gelir. Uyku halinde insanın duyguları istirahat halinde olmakla beraber, hayal uyanıkken olduğu gibi, yine faal durumdadır. Bundan dolayı levh’i mahfuz'dan kalbe yansıyan şeyler, hayalin giydirdiği bir suret ve temsille hatırda kalır. Kişi uyandığı zaman, hayalin giydirdiği bu suret ve temsilleri hatırlar.

Rüyay-ı sadıkanın bir yönü, kişiye teselli vermeye, ona gaybî müjdeler getirmeye bakar. Hz. Peygamber, bu tür rüyadan "mübeşşirat" olarak bahsetmiş ve şöyle buyurmuştur:

"Risalet ve nübüvvet bitti. Benden sonra ne bir nebî gelecektir, ne de rasul... Lâkin "mübeşşirat" vardır. Sahabe "Mübeşşirat nedir Ya Resulallah" diye sorar. Hz. Peygamber "Müslüman kişinin gördüğü rüya" der. O, nübüvvetin cüzlerinden bir cüzdür." (Tirmizi, Rüya, 2)
Rasulullah'a vahyin sadık rüyalar şeklinde başlaması, üstteki hadisi anlamamıza yardımcı olmaktadır. Hz. Aişe'nin haber verdiği gibi, vahyin başlangıcında Resulullahın gördüğü rüyalar, sabahın aydınlığı gibi açık ve nettir. (Buhari, Bed'ü'l vahy, 3).

Peygamber efendimizin annesi Hz. Amine, vefatına yakın oğluna şunları söyler:
“Yavrum, rüyamda bana bildirilenler doğru ise, Sen insanlığı kurtaracak kişi olacaksın.”
Kur'an-ı Kerîm'de, özellikle Yusuf suresinde rüyadan çokça bahsedilir. Bu surede bahsedilen ilk rüya Hz. Yusuf'un çocukluğunda gördüğü bir rüyadır. Hz. Yusuf, bu rüyasında onbir yıldızı, güneş ve ayı kendisine secde ederlerken görür. Rüyayı babasına anlatır. Bunun üzerine babası der ki:
"Rabbin seni böylece seçkin kılacak. Sana ‘ehadisin tevilini’ öğretecek ve bundan önce ataların İbrahim ve İshak üzerine nimetini tamamladığı gibi, senin ve Yakup oğullarının üzerine de nimetini tamamlayacaktır. Muhakkak ki Rabbin Alim'dir, Hakim'dir." (Yusuf, 6).
Hz. Yusuf'a öğretilen "ehadisin te'vîli", bir yönüyle "rüya tabiri" şeklinde açıklanmaktadır. "İlâhî vahy ve işaretin inceliklerini anlamak"; "meydana gelen olaylardan bunların neticelerini hissetmek" şeklinde de değerlendirilmektedir.

Bu rüya uzun yıllar sonra gerçekleşir. Hz. Yusuf, uzun maceralardan sonra Mısır Maliye bakanı olur. Anne- babasını, kardeşlerini Mısır'a getirir. Onlar, Hz. Yusuf'un manevî büyüklüğü ve maddî saltanatı karşısında saygı ile eğilirler. O zaman Hz. Yusuf, babasına yıllarca önce gördüğü rüyayı hatırlatıp şöyle der:
"Ey babacığım. İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın te'vîli. Rabbim onu gerçek kıldı." (Yusuf, 100).
Görüldüğü gibi, Hz. Yusuf rüyasında anne- baba ve kardeşlerini sembollerle görmüştür. On bir yıldız kardeşlerini, güneş ve ay ise, anne- babasını temsil etmektedir. Onların secde etmeleri, Hz. Yusuf'un maddî- manevî büyüklüğünü göstermektedir.

Hz. Yakub, Yusuf'un rüyasındaki sembollerin dilini çözmüş, o rüyadaki gaybî mesajı yakalamıştır.

Yusuf suresinde zikredilen ikinci rüya, zindandaki iki kişinin rüyasıdır. Bunlardan biri üzüm sıktığını, diğeri de başının üstündeki ekmekten, kuşların yediğini görür. Bir iftira neticesi zindanda bulunan Hz. Yusuf'tan, rüyalarının tabirini isterler. Hz. Yusuf, bunlara önce tevhîd hakîkatını anlatır. Ardından, üzüm sıkanın eski görevine döneceğini, diğerinin de asılacağını haber verir. (Yusuf, 36-41).

Bu suredeki son rüya ise, Mısır hükümdarının rüyasıdır. Hükümdar rüyasında yedi cılız ineğin yedi semiz ineği yediğini görür. Ayrıca yedi tane ve yeşil ve kuru başak müşahede eder. Rüyasını etrafındakilere anlatır. Onlar yorum yapamadıklarından "anlamsız rüyalar demeti" olarak nitelerler.

Bu rüyayı duyan zindandan kurtulan şahıs Hz. Yusuf'un rüya tabirciliğini hükümdara söyleyince rüyayı tabir ettirmesi için zindana gönderilir. Hz. Yusuf, "Bollukla geçen yedi yıldan sonra yedi yıl sürecek kıtlık yıllarının geleceğini" haber verir. (Yusuf, 43-49). Hz. Yusuf'un bu tabiri, masumiyetinin anlaşılıp Mısır maliye bakanı olmasına vesile olmuştur. Rü'ya, tabir ettiği şekliyle gerçekleşir.

Hükümdarın bu rüyasından, memleketin geleceğini düşünen kimselere rüyalarında, o konuda mesajlar geleceği manası kendini hissettirmektedir.

Kur'an'da Hz. Peygamber'in birkaç rüyasına da yer verilmiştir. Bunlardan birisi, Hz. Peygamber'in Bedir savaşı öncesi gördüğü rüyadır. Resullullah rüyasında, müşriklerin az olduğunu görmüş ve bunu ashabına müjdelemişti. Ayet, bunu şöyle hikâye eder:
"O zaman Allah sana rüyanda düşmanlarınızı az göstermişti. Eğer çok gösterseydi korkar ve cihada çıkıp çıkmama hususunda ihtilafa düşerdiniz. Fakat Allah, sizi korkudan ve ihtilaftan kurtarıp selâmete erdirdi. Şüphesiz O, gönüllerde olanı bilendir." (Enfal, 43).
Düşman sayıca çok olduğu halde Hz. Peygambere rüyada az gösterilmiştir. Bu, mü'minlerin cesaretle, emin bir şekilde savaşa katılmalarını sağlamıştır. Bir cihetten bakıldığında ise, onların sayıca az gösterilmeleri, manen kuvvetsiz ve desteksiz olmalarını temsîl etmektedir. Evet, sayıca çok idiler, ama kuru bir kalabalıktan ibarettiler. Kıymetli değer ölçülerine, yüce ideallere sahip değillerdi. Bu yönden bakıldığında, Hz. Peygambere onların gerçek durumunun gösterildiği anlaşılacaktır.

Hz. Peygamberin Kur'an'da temas edilen bir başka rüyası Müslümanların Mekke'ye girişiyle ilgilidir. Hz. Peygamber Hudeybiye barışının olduğu sene, Mekke'ye girdiklerini, Beyt'i tavaf ettiklerini görmüş, bunu ashabına haber vermiştir. Bunun o sene olacağını sanan ashab, Hudeybiye barışıyla mahzun bir şekilde dönerlerken nazil olan Fetih Suresi onların gönüllerine su serpmiş, kederlerini gidermiştir. Surenin rüya ile ilgili bölümü şöyle demektedir:
“And olsun ki Allah, Resulünün rüyasını doğru kıldı. Allah'ın dilemesiyle siz emniyet içinde, başlarınızı traş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz." (Fetih, 27).
Bu rüya, bir sene sonra umre şeklinde, iki sene sonra da Mekke'nin fethi şeklinde gerçekleşmiştir.

Kur'an'da zikredilen bu ibretli rüyalar gaybdan birer haber veya kudsî bir teselli, bir müjde manası taşımakta veya yol göstermektedirler. Zindandaki iki adamın rüyaları ve Mısır hükümdarının rüyası, Peygamberlerden başkasında da, gaybî mesaj yüklü rüyaların olacağını göstermektedir.

dilekduası.com


konu alıntıdır...
  Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 15:03.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, yasaya aykırı yada telif hakkı içeren paylaşımları iletişim bölümünden bizlere bildirebilirsiniz