Nogay Hanlığı Tarihçesi
Altın-Ordu kumandanlarından Nogay (veya Nohay), 1259'dan 1299'a kadar, yaklaşık 40 yıl, bu devletin mukadderatına hakim olmuş, ancak, Cengiz sülâle geleneğine saygısı yüzünden tahta geçmediği halde, komşu yabancı devletlerin birçoklarında o, Altın-Ordu hükümdarı gibi kabul edilmiş, elçiler ve hediyeler kabul etmiştir. Elçileri de hükümdar elçisi gibi karşılanmıştır. Aslında o, resmen Don ile Dinyeper arasındaki bölgeleri idare eden bir tümen beyinden başka bir şey değilken, 1259 ve 1296'da Galiçya'da, 1261/63'de Kafkasya seferlerinde kazandığı üstün zaferlerle sivrilmiş ve Karadeniz'in doğu ve kuzeyinde yaşayan boyları Altın-Ordu merkezinden ayıracak şekilde kendi hakimiyeti altında birleştirmiştir.
Nogay, Balkanlar'da Bulgar ve Bizans işlerine karışmış ve savaşlarda yenmiş olduğu Bizans İmparatoru Mihail Paleologos'un kızı ile evlenerek, arkasını emniyet altına aldıktan sonra, Rus Knezleri üzerinde de hakim bir duruma gelmiştir. Rus yıllıklarında, ilk olarak 1276'da bahsi geçmiştir. 1288'de Rus Knezleri, Nogay'ın Lehistan'a karşı seferine iştirak etmişlerdir.
Nogay'ın şahsî başarıları büyük olmakla beraber, Altın-Ordu tahtına oturmayıp, devlet içinde devlet gibi hareket etmesi, Altın-Ordu'nun iç savaşlarla sarsılarak zayıf düşmesine sebep olmuştur. Diğer hükümdarlar gibi, 1291'de yine Nogay'ın himayesinde Altın-Ordu tahtına geçen Tohtu, sonra ona karşı cephe almış, bu duruma son vermek maksadıyla, uzun süren bir mücadeleye girişmiş ve neticede Nogay yenilerek öldürülmüştür (1299).
Nogay idaresinde toplanan boylar, onun ölümünden sonra bu ad ile tanınmışlar ve Altın-Ordu'nun parçalanması üzerine "Nogay Hanlığı" ismi altında, ayrı bir devlet meydana gelmiştir.
Adını, Altın-Ordu Devleti'nin (1223-1502) büyük kumandanlarından Nogay'dan (ölm. 1299) alan ve bu devletin çöküşünden sonra kurulan Nogay Hanlığı, Volga'dan İrtiş'e ve Hazar Denizi'nden Aral gölüne kadar uzanan sahaları içine alıyordu. Merkezi, Yayık nehrinin mansabındaki Saraycık şehri idi.
Ahalisinin esas unsurunu Kazan, Kırım, Astrahan ve Sibir hanlıklarında olduğu gibi, Kıpçak zümresine ait Türk boyları teşkil etmekte olup, bunların içinde Türkleşmiş bir Moğol kabilesi olduğu tahmin edilen Mangıtlar, sivrilmiş durumda idi.
Kazan ve Astrahan Hanlıklarının Rusya'ya tabi olmasından sonra (1552-1557), Nogay Hanlığı birkaç zümreye ayrılmış, Kafkasya'nın kuzeyindekiler "Küçük Orda", Emba gölü civarında bulunanlarına "Altıkul Ordası" denmiş, İsmail Han'ın idaresinde kalanlar ise "Büyük Nogay Ordası" adı altında birleşmiş ve IV. İvan'ın hakimiyetini tanımışlardır (1555-1557).
Küçük Orda Nogayları üzerinde Rus nüfuzu, ancak 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlamış, bunlar Kazaklar tarafından batıya göçmeye zorlanarak "Bucak Ordası", "Yedisan Ordası", "Canıbuyluk Ordası", "Yedikul", "Azak", "Kuban" gibi bölümlere ayrılmış ve Kırım Hanlığı'na tabi olmuşlardır. Sonraları mühim bir kısmı, Türkiye'ye göç ederek Anadolu'da iskân edilmişlerdir.
Rusya'da kalanlar, bugün Kuzey Kafkasya'nın çeşitli bölgelerinde yaşamaktadırlar.
Edige destanı
Kazak Türkleri efsanelerinde kökenlerini Nogaylara ve Özbeklere dayandırır. Karakalpaklar 15.asırda Volgadan Aralın güneyine gelmiş bir Nogay topluluğudur. Hatta Kırım Türklerinin askeri gücünün çoğunluğunu asırlar boyunca Nogaylar oluşturmuştur.
Nogay Han'ın ölümünden (1299) sonra başlamak üzere çeşitli dönemlerde de göç vermiştir. Bu göçlerin en büyüğü Osmanlı Rus savaşından sonra 1860 yılında 180 bin Nogayın göç etmesidir.
Türkiye'de Nogaylar
600 bin Nogay Türkiye'ye göç etmiştir. Bir kısmı Konya'nın Ilgın İlçesi'nde bir mahalle oluşturmuşlardır. İlçenin Behlül Bey, Şıh Cârullah ve Câmiatik mahallelerinden ayrılarak kurulan ve sonradan Ayvat Dede adıyla adlandırılan mahallede, oturmaktadırlar.
Kendilerini sözlükte “çocuk”, kendi dillerinde “sevimli” anlamına gelen ve ilçe halkı tarafından da kullanılan “Bala” tabiriyle tanımlarlar. Kendilerine özgü gelenek ve göreneklerini hâlen devam ettirmekte olan mahalle halkı, aralarında kaybolmaya yüz tutmuş Nogay diliyle konuşur.
Gümüş ve bakır işlemeciliği; el sanatı ürünleri; takı ve süs eşyası, boncuk, yüzük, kolye, bilezik yapımı ile uğraşırlar.misafir perverdirler.aman dileyip hanelerine baş vuranları baştacı edip ölümüne korumaktadırlar. Günümüzde bu mesleklerin bir kısmını artık icra etmemektedirler. Hamurlu yemeklerden sonra et suyu olan “Sorpa” içmeleri geleneksel özelliklerindendir.
Konya Ilgın ilçesi dışında Konya-Adana-Ankara yol ayrımı olan Kulu Makası bölgesinde Osmanlı İmparatorluğunun meskür mahallede iskan edinirler fermanı ile çeşitli köyleri oluşturmuşlardır. Bunlar Şeker, Doğankaya, Akin, Kırkkuyu, Boğazören, Köstengil, Seyitahmetli ve Mandıra köyleridir.
Bu köylerde yaşayan Nogaylar da ulusal kimliklerini korumuşlar, adetlerinden ayrılmamışlardır. Yaşanan ekonomik zorluklardan dolayı bir kısmı köylerinden bağlarını koparmadan göç etmişler. Büyükşehirlere, ilçelere ve 60'lı yıllardan itibaren Avrupa'nın çeşitli yerlerine yerleşmişlerdir. Köylerinde tarım ve hayvancılıkla geçinen yöre halkı, köylerinin dışında günümüz koşullarına göre meslek edinmişlerdir.
Nogaylar'a özgü olan dillerini muhafaza etmeye çalışmışlar ve günümüzde de bu dili kullanmaya devam etmektedirler. Geleneksel yemekleri kazanbörek, şırbörek (çiğbörek), koyankulak (tavşan kulağı), inkal, tavabörektir ve tamamı hamurdan yapılmaktadır. Ekmek olarak da kendilerine has kalakay, tavaöptek, şöyünöptek adlarında, ve tandırda pişen çeşitli şekillerde ekmekleri tüketmektedirler. Yağda kızartılan bavursak adında ekmekleri de vardır. İçeceklerinin en önemlisi ise ayakşay dır. Halk arasında Tatar Çayı veya Nogay Çayı olarak bilinir.
alıntıdır
sevgiler