ziyaretçi
|
Gıybetimi Yaptığınız İçin Teşekkürler....
Gıybetimi Yaptığınız İçin Teşekkürler....
Kur'ân-ı Kerîm gıybeti, ölmüş kardeşinin etini yemeye benzetiyor
Yüce Yaratıcı'nın bu ikazına rağmen, Müslümanlar bu büyük günaha ara vermeden devam ediyorlar
Gıybet, hakkında konuştuğumuz kişinin duyduğunda hoşlanmayacağı sözlerdir
Başkalarını, yanımızda bulunmayanları , gıyaplarında çekiştirmektir
Çoğu kişi söylenenler doğru olursa, gıybet sayılmayacağını sanıyor Oysa söylenen doğruysa, gıybettir
Eğer söylenen doğru değilse, o zaman çifte günah imleniyor demektir
Çünkü birine yapmadığı bir kötülük isnat edilirse, bu işin adı iftiradır
Benim başıma sıkça gelmektedir Gıybete başlayan birini ikaz ettiğim zaman, çoğu defa feveran ediyor ve diyor ki:
-Yemin ederim anlattıklarım tamamen doğrudur Gözlerimle gördüm!
İşte budur gıybet
Doğru da olsa, anlattığın yerde bulunmayan kişinin duyunca hoşlanmayacağı şeylerdir
Beni bir dernek lokalinde sohbet için davet etmişlerdi Sohbetin konusunu gıybet olarak tespit etmiştik Bir saatlik konuşmanın sonunda, dinleyicilerimden nüktedan bir zat dedi ki:
-İyi de efendi, biz şimdi burada sabah akşam ne konuşacağız?
Bu arif kişi çok doğru söylüyordu
Birçok sohbet mekânında, gerçekten gıybet yapılmasa, söz öylesine azalır ki
Bakıyorsunuz, kahvede, lokalde, çayhanede, ev toplantılarında hep gıybet var
Ya bir siyasînin, ya bir komşunun, ya bir sanatçının, ya bir akrabanın gıybeti yapılıyor
Yani Kur'ân'ın deyimiyle, ölmüşünün eti yeniliyor
Oysa bu türlü konuşmaların hiçbir faydası yoktur
Üstelik insanın içini karartır, ümitsizleştirir ve toplumdaki güven duygularını yok eder
Hem zaman israf edilmiş, hem de durduk yere günaha girilmiş olur
Gıybet, yapanın içini karartır, kendine olan saygısını kaybettirir
Hep başkalarıyla uğraşan, kendisinin değersizliğini kabul ediyor demektir
Bahsedeceği şeyi bilmeyen, kültürsüz, fikirsiz insan hep konuşur En kolay sohbet mevzuu olan gıybete kayar
Çünkü kendi değerleriyle kendini kabul ettiremeyenler, başkalarının eksikliklerini söyleyerek bir varlık göstermek isterler Ötekini batırarak kendini yüceltmeyse şerefli insanlara yakışmayan kötü bir haslettir
Gıybet, yapısını, fıtratını bozduğu insanların meydana getirdiği toplumları da zehirler Kimse kimseden emin olamaz
Gıybet, içinde taşıdığı sû-i zan, zarar verme, kıskançlık gibi birçok kötü duygular sebebiyle toplum hayatını çürütüyor
İnsan kendi nefsiyle kendi hata ve günahlarıyla uğraşacağı yerde hep başlarınınkiyle meşgul olmayı iş ediniyor Başkalarının hatalarıyla uğraşansa, kendine dönüp bakma fırsatını bulamıyor
Gıybet ağızdan ağza dolanırken şekil ve muhteva değiştiriyor
İşin içine yalanlar karışıyor Yani günah adedi artıyor
Bazı gıybet konuları da ağızdan ağza eğrilerek dolaşıyor ve hakikatinden ayrılıyor
Bu türlü gıybetlerin ne dinleyicisi, ne de taşıyıcısı olalım
Çünkü hem insanlığa, hem de Müslümanlığa ters bir durumdur
İmam-ı Şafii hâzretleri buyuruyor ki:
"Süt dolu bir tasın etrafında dolaşan ağzı süt bulaşığı bir kedi görseniz, kedinin o tastan süt içtiğine şahitlik etmeyin;"
Çünkü kedinin o tastan süt içtiğini söyleyebilmeniz için, kediyi süt içerken bizzat görmeniz gerekir
Hasan Basrî Hazretleri, gıybetini yapan kişilere değerli hediyeler gönderirmiş Sebebini soranlara da dermiş ki:
- Onlar benim gıybetimi yapmak suretiyle, iyiliklerinin ve ibadetlerinin sevabını bana hediye ediyorlar; Onların bana verdiklerinin yanında, benim onlara verdiğimin hiçbir kıymeti yoktur
Gıybet iki kişiyle yapılır:
1) Söyleyen,
2) Dinleyen
Dolayısıyla gıybet edenle, gıybete kulak veren, suç ortağıdır
Çünkü dinlemek söyleneni paylaşmaktır
Hele bu gıybet çirkinliğini basın yoluyla yapanlar, bir anda bir gıybeti binlerce, milyonlarca kişiyle paylaşmış ve çoğaltmış oluyorlar;
İnsanların özel hallerine, mahrem mekanlarına, şahsi sırlarına ulaşmak ve bunları söze, sohbete konu yapmak, hangi yolla, kim tarafından ve kim için yapılırsa yapılsın gıybettir;
Bir toplantıda, hepsi de benden küçük yaşta bulunan insanlar gıybete başlayınca kalkmış ve demiştim ki:
-Beyler, ben dışarıya çıkıyorum Gıybetiniz bitince haber verin, hemen dönerim
Beni özür dileyerek oturttular Sonra da toplantıya başkanlık eden genç işadamı dedi ki:
-Arkadaşlar, ****m doğru düşünüyor Gıybet etmeyelim, arkadaşlarımızı çekiştirmeyelim Çünkü biz de onları çekiştirirsek, onarın durumuna düşmüş oluruz;
Toplumumuz Öylesine bir gıybet bataklığına dönüşmüş ki, "gıybet etmeyelim" derken de gıybet ettiriyor Böyle bozulmuş bir ortamda bile bana güzel gönüllü insanlar rastlar
Derler ki:
-Hakkınızı helâl ediniz ve bizi bağışlayınız Biz sizi böyle bilmiyorduk, çok gıybetinizi yaptık geçmişte; Acaba bildikleri gibi olsam, gıybet yapmaya hakları olacak mıydı? Ama hiç olmazsa helallik alıp bir kul hakkından kurtulmuş oluyorlar
Bu şekilde helallik isteyenlere yumuşak ve dostça davranalım ki, sayıları çoğalsın
Biz de gıybetini ettiklerimize korkusuzca başvurup af isteyelim;
-Sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? diyerek gıybeti, hem aklen, hem kalben, hem insaniyetten, hem vicdanen, hem fıtraten ve hem de milliyeten kötüleyen ve yasaklayan Kur'ân-ı Kerîm'dir
Bu sebeple, Müslümanlar gıybeti de artık büyük günahlar arasına almalı, uygulamalıdırlar
Gıybet düşmanlığı iş edinenlerin, kıskançların ve inatçıların en çok kullandıkları alçakça bir silahtır "İzzet-i nefis sahibi, bu pis silaha tenezzül edip kullanmaz
Nasıl meşhur bir zat demiş:
-Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum Çünkü gıybet, zayıf, zelil ve aşağıların silahıdır"
Büyüklerden öğrendiğimize göre, gıybet ancak bazı özel hallerde yapılabilir:
1) Hakkını yiyen bir adamın, ilgili makama şikayet suretinde yapılan gıybeti gıybet değildir
2) Bir kötülüğü, bir yolsuzluğu, bir günahı önlemek amacıyla, belli yerlere be makamlara anlatmakr30;
3) Kendisiyle meşveret eden birine, başka biri hakkında fikir söylemek de gıybet değildir Mesela kendisiyle ortaklık yapılacak olan biri soruluyorsa, gerektiğinde, "Onunla ortaklık etme zarar görürsün!" denilebilir
4) Tahkir ve teşhir amacı taşımadan, sırf tanıtmak için biri hakkında konuşulabilir İcabında tuhaf ve saçma da olsa lâkabı söylenebilir
5) Günahı açıktan işleyen, fenalıktan sıkılmayan, hatta onunla da yetinmeyip işlediği günahla iftihar edeni zulmünden lezzetlenen kişiler için de gıybet söz konusu değildir Çünkü bunlar zaten kötülüğü açıktan yapan, mütecahir fasıktırlar Başka bir art niyet taşımaksızın, sırf Hak rızası ve iyilik olsun diye, bu konularda konuşulanlar gıybet sayılmamıştır
Aksi halde, işin içine başka niyetler karışırsa, Efendimiz'in (SAV) diliyle,
"Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi, gıybet de Salih amelleri yer bitirir"
V.VAKKASOĞLU
|