Tekil Mesaj gösterimi
Okunmamış 17-10-12, 17:54   #4 (permalink)
zeinarda
ziyaretçi
 
Mesajlar: n/a
Konular: 6
Standart

Sevgili aşka karşılık göstermez bunun sebebi uğursuz felektir. Aşk için geçen uykusuz gecelerin sebebi felektir. Hayatta başarısızlık yakasını bırakmaz bunun sebebi felektir. Mutsuz geçen günlerin sebebi yine felektir vs.
Bu bir gelenek halinde günümüze kadar devam etmiş, şair ve yazarlarca felek bir sitemgâh olarak kullanılagelmiştir.





Kültürümüzde, mecazi bir kavram olan “felek”e birbiriyle ilgili veya ilgisiz farklı alanlarda, farklı anlamlar yüklenmiştir. Gök, gökyüzü, sema, dünya, âlem, talih, kader, baht, şans, zamane, devran, her gezegene mahsus gök tabakası vs. gibi anlamlar taşıyan felek halk edebiyatı alanında da önemli bir yere sahiptir.


Türk halk edebiyatı alanında ifade edilen “felek” anlayışı, diğer alanlardan biraz farklıdır. Felek, tasavvufta,divan şiirinde; gökyüzü, daha çok yedi veya dokuz kat olan gökyüzünün iç içe girmiş bir çanak veya kâse gibi tasavvur edilmesi iken (çadır, kubbe, dam, kümbet, kale, tas, hokka, şişe, yedi deniz, yedi başlı ejder, değirmen, dolap, fırın, siper, keman, cevşen, miğfer, abdal, hokkabaz, seyyareler vs.) halk edebiyatında; dünya, kader, zaman, gökyüzü, Allah, kaderi belirleyen bir İlah gibi algılanmıştır.

Bazı metinlerde; olağanüstü güçleri olan yaşlı bir adam veya acuze olarak tasavvur edilen felek, elinde bulunan çarkı çevirerek, insanların kaderini belirlerken bazen de insanlara –özellikle âşık ve şairlere- elinden gelen her türlü kötülüğü yapan, sevdiğinden ayıran, gurbet ellere savuran, öç alan, onlarla savaşan bir zalim, can almaya talip bir Azrail’dir.


Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:
Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Bunlardan her biri belli bir felekte yüzmeye (akıp gitmeye) devâm ederler. (Yâsîn sûresi: 40)
  Alıntı ile Cevapla