Konu
:
Küçük Hafız Kız
Tekil Mesaj gösterimi
03-11-11, 13:48
#
1
(
permalink
)
zafer
AKTİF ÜYE
Üyelik tarihi: 01-11-11
Mesajlar: 259
Konular: 58
Küçük Hafız Kız
Küçük Hafız Kız
Ben okurken çok etkilendim ve sizinle paylaşmak istedim.
İlkokulu bitirip kursa gelmişti. Ailesi kendi isteğiyle geldiğini
söylemişti. Kayıt için adını sorduğumda
hiç de çekinmeyen bir tavırla
“Fatma ”dedi… Ve ekledi: “ Eğer hafızlık yaptırmazsanız kaydolmak
istemiyorum.” Böyle tehdit edercesine konuşması onu yaşından daha olgun
gösteriyordu. Tebessümle:” Korkmayın küçük hanım
siz isteyin
hafız da
yaparız
**** da
.
O küçük gözlerinin içi parıldadı birden. Annesi
“**** hanim kusuruna bakma
hele sen
ille de hafız olacağım der de
baksa bir şey demez. Bizim köyün
****sından duymuş. Peygamberimiz (sav)
hafız olanlara Cennette taç
giydirilecekmis demiş herhalde. Siz daha iyi bilirsiniz ya
köylü kafası
biz de bu kadar duyduk anladık. Bu da çocuk iste.
“Tabi teyze ne demek
keşke herkes sizin gibi duyduklarından etkilense de
teslim olsa. Siz hiç merak etmeyin
kızınız önce Allah’a sonra
sonra bize
emanet.” Kadıncağız elime yapıştı öpecekken geri çektim
utandım. Tuttum
ben onun elini öptüm. Gözleri yaşardı. “**** hanim bu eller
gözler hep
günahlı
asıl sizinkiler öpülmeye layık.” “Estağfirullah teyze” dedim
“o
ahrette belli olur.” Bu konuşmadan sonra kaydığını yaptığımda Fatma’nın
Erzurumlu olduğunu öğrendim. Bir an düşündüm
“Küçük
nasıl kalacak bu kadar
buralarda”…
Zaman ilerledikçe Fatma’nın edepli tavırları daha da çok etkiledi beni.
Azimliydi. Geceleri uykusunun arasında ayetleri sayıkları görüyordum çoğu
kez. Böyle devam ederken
arada bir bana gelip soru soruyordu. Bir gün
“
****m
hafız olmak için Kur’an-ı bitirmek mi lazım?“ diye sordu. Ben de
“
Tabii ki
hepsini ezberleyeceksin ki hafız adını alacaksın.” Bu cevabıma çok
üzülmüş gibiydi. Bir şey demek istiyordu sanki. Teşekkür etti ve döndü
arkasına gitti. Derslerim arasında onlara sürekli Kur’an ezberlemekle isin
bitmeyeceğini
mutlaka içindekiler uygulamak gerektiğini hatırlatıyordum.
Talebelerden biri
“ ****m” dedi
“Fatma’nın annesi ona abdestli olmayanın
hafızlara dokunamayacağını söylemiş
doğru mu? “diye sordu. Çok ilginç
doğrusu. “Maşaallah” dedim”
“ Osmanlı zamanında atalarımız Kur’an-a ve
Hafız’a kıymet verdiklerinden öyle yaparmış” dedim. Çok hoşlarına gitmişti
bu iş. Hepsi adeta kendilerini ulaşılması zor
kasa içindeki altın gibi
görüyorlardı. “Görsünler” dedim içimden
bu yasta buralara gelmişler. Allah’
in kelamını ezberliyorlar
onlara fazla görmem bunu…
Bu arada Fatma ara sıra rahatsızlanıyor ve revirde yatıyordu. Zaman geçtikçe
Fatma’nın morali ve sağlığı daha da çok bozuluyordu. Bir gün dersini iki kez
aksatınca sordum:” Ne oldu yoksa
anneni mi özledin?” “Hayır” dedi. “Neden
moralin bozuk? Çok fazlada hasta oluyorsun“ dedim. “Yanlış anlamayın
inanın
ki annemi özleyip de gitmek istediğim yok. Burayı çok seviyorum. Allah’ımdan
çok korkuyorum. Buraları terk edersem bana ahrette hesabını sormaz mı? “ Bir
şey diyemedim. Suçlu gibi hissettim kendimi.
O küçük kalpte bu ne imandı Ya Rabbi!
Onu hayranlıkla izliyordum. Bir gün çok rahatsızlandı. Doktora götürmek
zorunda kaldık. Bir çok tahlillerden sonra arkadaşım olan doktor hanim
“
**** hanım derhal bu talebeyi ailesinin yanına gönder“ dedi. Şaşkınlıkla:
“Neden?“ diye sordum. Bana
“Belki üzülecek
hatta inanmayacaksın
fakat bu
talebe kanser…” dedi.
“Adeta başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Sanki her tarafımı şefkat
sarmıştı. Hasta haneden ayrılırken Fatma’ya hiç bir şey diyemedim. Oysa
anlamış gibi bana sorular sorup dikkatimi dağıtmaya çalışıyordu. Kulağıma
eğilerek ”****m” dedi
“ Azrail insanların canını alırken nasıldır?”
Ağlamamak için kendimi zor tuttum
“Güzel bir surettedir
mü’min kullara”
dedim. Sevindi
sanki mırıldandı:” Belki hafız olamam
ama Elhamdulillah
mü’minim” dedi…
Simdi anlamıştım
bana önceden sormuş olduğu soruyu. Demek ki hastalığını
biliyordu Hafız olmak için Kur’an-i bitirmesi gerektiğini söylediğimde
neden üzüldüğünü simdi anlamıştım. Birkaç gün sonra eşyalarını hazırlamaya
başladık. Çünkü dayanılmaz acılar içinde olduğunu görüyorduk. Evine gitmesi
gerekiyordu. Ailesi geldi. Fatma yanıma gelerek
” Bana kızmadınız değil mi?
Eğer söyleseydim belki kursa almazdınız.” “Ne demek? Nasıl kızarım sana?”
dedim. “Hem sonra sakin üzülme hafızlığımı bitiremedim diye. Bu yola girdin
ya
Rabbim seni hafızlar zümresinden yazmıştır insaallah.” Öyle sevindi ki
sarıldı boynuma: “Gerçekten ben simdi hafız sayılırmıyım? Anne bak
duydun
değil mi?”
Ya Rabbi bu ne aşktı!
Rabbimin hikmeti tecelli etse de iyi olsaydı su Fatma
ne güzel bir kul
olurdu. Böylece Fatma’yı gözyaşları ile Erzurum’a uğurladık. Çok geçmedi.
Bir iki hafta sonra ailesi ağırlaştı haberini verdi. Bu bir iki hafta içinde
ondan iki mektup almıştım. Bana hep hafızlık tacını merak ettiğini.
Rüyalarına bile girdiğini yazıyordu.
Bir gün sabah namazından sonra telefon çaldı. Fatma’nın annesiydi karşımdaki
ses. Ağlamaklı bir sesle
“ **** hanım Fatma’yı uğurladık. Rica etsem bir
hatim okurmusunuz?” deyince ben de dayanamadım ağlamaya başladım. Annesi
beni teselli edercesine telefonu kapatmadan
” Size ölmeden önce sunu
söylememi istedi” dedi hıçkırarak: “Anneciğim ****ma söyle
Azrail
söylediğinden de güzelmiş.”
“-Ey Rabbim; senin kelamın için yanıp tutuşan
yoluna yapışıp kelamına
sımsıkı sarılan kulunu
sen son nefesinde yalnız bırakır mısın hiç?”
Alıntıdır.
-
-
reklam verin...
zafer
Açık Profil bilgileri
zafer - Daha fazla Mesajını bul