Tekil Mesaj gösterimi
Okunmamış 18-11-11, 03:49   #1 (permalink)
nurcann
ÖZEL ÜYE
 
nurcann - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 16-08-11
Mesajlar: 4.200
Konular: 1624
nurcann is on a distinguished road
Standart Ubeydullah Ahrar (k.s) ve Fatih

Ubeydullah Ahrar (k.s) ve Fatih

**** Ubeydullah Ahrâr, 1404-1490 yılları arasında Orta Asya’da yaşamış bir sûfî ve Nakşbendî şeyhidir. Onun hayatı ve düşünceleri hakkında birçok kaynak bulunmaktadır. Ancak burada, İstanbul’un fethi ile alâkalı menkıbesi ve bazı düşünceleri ele alınacaktır.

Fatih’le Alâkası

Rivâyete göre, Osmanlı padişahı Fâtih Sultan Mehmed’in ordusu Bizans orduları ile savaşırken, Ubeydullah Ahrâr mânen beyaz atıyla savaş meydanına gelmiş ve Osmanlı ordusuna yardım ederek zafere katkıda bulunmuştur. Zaferden sonra Fâtih, Ubeydullah Ahrâr’a hediye olarak para göndermiş, Ahrâr da bu parayı, Karşı (Nesef) şehrine bir köprü yaptırmak suretiyle, hayır yolunda kullanmıştır. Bu rivâyet, hem Osmanlı’da, hem de Orta Asya’da yazılmış kaynaklarda yer almakla birlikte, hangi savaştan bahsettiği açık değildir.

**** Ahrâr’ın mürîdlerinden Mevlânâ Şeyh’in Havârik-ı Âdât-i Ahrâr isimli Farsça eserindeki bilgilere göre, Fatih Sultan Mehmed’in Frenk (gayr-i müslim) ve güçlü bir düşmanı vardı. Bu kral, henüz genç ve tecrübesiz olan Fâtih’e savaş açtı. Fâtih’in ordusu sayıca azdı ve savaşta karşı taraf baskın gelmeye başlamıştı. Bu esnâda beyaz at üzerinde ve beyaz elbiseler içinde bir zât adamlarıyla birlikte gelip savaşa katıldı ve Fâtih’in ordusuna destek oldu. Kısa bir süre içinde düşman ordusu yenilip dağıldı. Fâtih, savaşta yardıma gelen bu zâtın sîmâsını hâfızasında tuttu. Bir süre sonra Ubeydullah Ahrâr’ın mürîdlerinden **** Mustafa Rûmî ticaret gâyesiyle Semerkand’dan Anadolu’ya gelip **** Ahrâr’ın mektubunu Fâtih’e verince, Fâtih ona **** Ahrâr’ın sûretini ve şemâilini sordu. Mustafa Rûmî anlatınca, Fâtih yardıma gelen zâtın **** Ahrâr olduğuna kanaat getirdi, ona ulaştırılmak üzere 13000 eşrefî (eskiden kullanılan bir tür para) ve diğer bazı hediyeler ile bir adamını Semerkand’a gönderdi. Bu adam **** Ahrâr’ın sohbetlerinde bir süre bulundu. Sonradan anlaşıldı ki, bu adam bir ressammış ve gizlice **** Ahrâr’ın resmini yapıyormuş. Resim Fâtih’e ulaşınca, savaşta yardım eden zâtın **** Ahrâr olduğuna olan inancı daha da güçlenmiş oldu.

Lâmi‘î Çelebi, Nefahâtü’l-üns Tercümesi isimli eserinin Ubeydullah Ahrâr ile ilgili bölümünde ve Mecdî Mehmed Efendi’nin Hadâiku’ş-Şakâik isimli Osmanlı Türkçesiyle yazılan eserinde, **** Ubeydullah Ahrâr’ın oğlu Muhammed Abdullah’ın en büyük oğlu Nizâmeddin Abdülhâdî’nin oğlu Muhammed Kâsım’dan şu rivâyet nakledilir:

“Ceddim **** Ubeydullah bir Perşembe günü atına binip birkaç dostu ile Semerkand’ın dışına çıktılar. Bir süre sonra yanındakilere: ‘Siz burada durun!’ deyip kendisi atını Deşt-i Abbâs denen bozkıra sürdü. Mürîdlerinden Mevlânâ Şeyh ise ayrılmayıp peşinden gitmişti. Mevlânâ Şeyh’in anlattığına göre, **** Ahrâr o bozkırda koşmaya başladı ve gözden kayboldu. Bir süre sonra geriye dönünce bu durumun hikmeti kendisine soruldu. **** Ahrâr: ‘Rûm (Anadolu) hükümdârı Sultan Mehmed (Fâtih) o esnâda kâfirler ile savaşıyordu, benden yardım istedi, ben de gidip yardım ettim. Allah Teâlâ’nın yardımıyla Sultân Mehmed gâlip geldi’ diye cevap verdi.”

Bu olayı anlatan Muhammed Kâsım şöyle devam ediyor: “Babam **** Abdülhâdî ile Anadolu’ya gittiğimizde Sultan Bâyezîd Hân babamı çağırıp **** Ahrâr’ın şekil, şemâil ve elbiselerini sordu. Babam bu konuda bilgi verince Sultan Bâyezîd: ‘Babam Fâtih’in söylediği gerçekmiş’ dedi ve anlatmaya devam etti: ‘Babam Fâtih Sultan Mehmed bir savaşta neredeyse yenilmek üzereymiş. Çünkü düşman ordusu sayıca çokmuş. Bu esnâda **** Ubeydullah Ahrâr hazretleri sizin anlattığınız sûret ve sîmâ ile gelip babama: ‘Korkma! İnşallah “Nice az grup, kalabalık grubu yenmiştir” (Bakara, 2/249 ) âyetinin hükmüne göre zafer senin tarafında olacaktır’ demiş. Babam Fâtih: ‘Düşman kalabalık, nasıl endişe etmeyeyim’ deyince, **** Ahrâr cübbesini açmış. Babam orada sayısız Müslüman asker görmüş. **** Ahrâr’ın tavsiyesi ile askerine hücum emri vermiş. **** Ahrâr da bizzat hücuma katılmış ve düşman ordusu mağlup olup dağılmış. Babam Fâtih, **** Ahrâr’a: ‘Düşman askeri kalabalık’ derken yanındaki vezirler **** Ahrâr’ı görmedikleri için Fâtih’in kendi kendine sayıkladığını zannetmişler.”


Doç. Dr. Necdet TOSUN

alıntıdır
sevgiler
nurcann isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
-