Hun

Melek enerjisi ülkemizde 5 yıldır neredeyse popüler oldu ve o günden beri sürekli aynı tartışma devam ediyor. Meleklere dua etmek ya da etmemek.

Herkes iyi de ben ne isteyeceksem Allahtan isterim neden Allah varken meleklerden isteyeyim türünden cümleleri kuruyor.Ya da Meleklerden isteklerde bulunan insanları yargılıyor. Hem de bunu dini korumak adına yapıyorlar. Eleştiriyorlar ya da yargılamalarda bulunuyorlar.

Fakat bunu sözde dini korumak adına yaptığını söyleyen kişilerin unuttukları çok önemli bazı noktalar var.

Her şeyden önce bu kişilerin kendilerini savunmak adına kurdukları cümleler de hatalar var.

‘Bak sana zaten bu yazarda yabancı’’
‘Müslüman bile değil, zaten bu melek zırvalıkları da hep Hıristiyanlardan çıkıyor.’’
‘Bizim dinimizde böyle şey yok.’’
‘Her şey Allahtan istenir.’’
‘Hem baksana şu resimlere meleklerle alakası bile yok….’’

Bu cümleler uzuyor da gidiyor. Sizlerde bunlar gibi pek çok cümle ve yargılama duymuşsunuzdur.

Tüm bu yargılamalarda atlanan en önemli şeylerden bir tanesi;

Bizim dinimiz de insanları Hıristiyan,Yahudi,Budist ,Pagan gibi bir takım dini inançlarından ötürü yargılayamayacağımız açık açık Kur’an daki ayetlerde zaten yazıyor.Her kim yargılamda bulunursa o yargıladığı şeyin aynını kendisi yapmadan bu dünyadan ayrılamayacağı din kitaplarında açık bir şekilde belirtiliyor.

Bu tür yargılamaları hem de dini korumak adına yaptığını söyleyen kişiler her şeyden önce bunu unutuyorlar.

Diyanet işlerinin sayfasından; ‘’Diğer önemli bir nokta da şudur: Bir insanın yapmış olduğu herhangi bir işin dış değerine bakarak onun ahlâkının iyi veya kötü olduğu hakkında verilecek hüküm her zaman isabetli olmayabilir. Çünkü sonucu ne olursa olsun, Hz. Peygamber'in de belirttiği gibi, "Ameller niyetlere göredir" (Buhârî, "Bed'ü'l-vahy", 1). Şu halde ahlâk konusunda insanları yargılamak oldukça zordur. Bu yüzden Kur'ân-ı Kerîm'de, "Size selâm veren kimseye `Sen müslüman değilsin' demeyin" (en-Nisâ 4/96) buyurulmuştur.

Sonrasında da İmanın şartlarından birisi olan ;Meleklere İman etmeyi atlıyorlar.

Her ne koşulda olursa olsun bizler bir dua ettiğimizde zaten o duayı öncelikli olarak Allah’ a ediyoruz, ama onun elçileri olan melekler Allah’ın da izniyle bizim ettiğimiz dualara cevap veriyorlar.

Melek kelimesinin anlam ve kökeniyle ilgili literatürde yer alan bazı bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum

Melek kelimesinin İbranice’deki karşılığı ‘’göndermek ‘’ manasına gelen ve muhtemelen ‘’lo’ah ‘’ kökünden türemiş olan ‘’mal’ah’’ kelimesidir ve ‘’Tanrı’nın elçisi’’ anlamına gelmektedir. Yani ‘’ Tanrı’nın arzusunu yerine getirmek üzere gönderilen elçi’’ , ‘’Tanrı ile insan arasında bir arabulucu’’ manalarını ifade etmektedir.

Grekçe’ de ise ‘’angelos’’ kelimesi ile karşılanmakta ve ‘’haberci’’ manasına gelmektedir. Bu kelime daha sonra Latince’ye ‘’angelus’’ olarak geçmiştir. Latinceden batı dillerine ‘’ange’’(fr) ,’’angel’’(ing), ve ‘’angel’’ (alm) şeklinde geçmiştir. Bu kelimenin daha eski dillerden olan Sanskritçedeki karşılığı ‘’Kutsal Ruh’’ manasına gelen ‘’angiras’’ ,Persce’deki karşılığı ise ‘’postacı,haberci ‘’ anlamına gelen ‘’angaros’’ kelimeleridir. Ayrıca Latince’deki ‘’legatus’’ (elçi) ve ‘’nuncius’’ (mesajcı) kelimelerinin de bazen melek manasında kullanıldığı ifade edilmektedir.

Kur’an-ı Kerim’de kullanılan ve dolayısıyla Arapça olan ‘melek’ kelimesinin sülasi kökü de ‘’ göndermek manasına gelen ‘’laaka’’dır ve bu kelime bir çok ayette geçen ‘’melaike’’ kelimesinin karşılığıdır…---Melek Düşüncesinin Farklı İnançlardaki Tezahürleri-Yrd.Doç.Dr.Ali Erbaş---


Buradan da anlayacağımız gibi melek kelimesi hangi dinde,hangi inançta olursa olsun haberci,Kulla Allah arasındaki Elçi anlamına gelmektedir.Bizler ister Melekleri aracı yapıp Allahtan isteyelim ,istersek direk Allah’ın kendinden isteyelim sonuçta isteklerimiz Allah İzin verdiği sürece cevaplanmaktadır. Bizler Meleklerden istediğimiz zaman onlar bizim habercilerimiz olarak İsteklerimizi zaten bilen Allaha,bizim elçiliğimizi yaparak bildiriyorlar ve Allah’ın izni kadarını cevaplandırabiliyorlar. Bilmemiz gereken en önemli nokta budur. Yani bizler isteklerimizi ya da dualarımızı Melekleri kullanarak dile getirdiğimizde Melekler aracılığıyla Allaha göndermiş oluyoruz.

Yani Meleklere yakın olabilmemiz için Allah’a yakın olmamız gerekir.Siz adına her ne derseniz, Tanrı,Allah,İlahi Yaratıcı,Düzen kurucu….Sonuçta kalbinizden,sizden ve evrenden daha üstün, İlahi bir gücün olduğuna inanıyor olmanız gerekir ki bir takım isteklerde bulunabilin.

Dua bir enerjidir,ve bizleri rahatlatır.En iyi arınma ve meditasyon şeklidir. Bize huzur verir,yalnız olmadığımız korunup kollandığımız hissini verir.

Melek enerjisi ile çalışabilmek için ya da uyulmana bilmek için herhangi bir dini inanca sahip olmaya gerek olmadığını söyleyen pek çok insan var.
Fakat ben Şahsım adına öyle düşünenler arasında değilim. Eğer bizler melek enerjisine ve gücüne inanıyorsak ve onları bir isteğimiz için elçi tayin ediyorsak demek ki çok üstün bir gücün varlığına da inanıyoruz demektir.

İnanmasak zaten bir şeyleri başka birilerini aracı yaparak istemezdik. Unutmamamız gereken en önemli şey hangi din ya da dil olursa olsun Melek kelimesinin anlamının elçi ve haberci anlamına geliyor olmasıdır. Bu çok eski diller de de,yeni dillerde böyle olmuştur. O halde bu kelime tesadüfen konulmuş değildir.Bu nokta da biraz durup araştırmak gerektiğini düşünüyorum ben.

Meleklere İmanın dinimizin şartlarından birisi olduğunu söylemiştim. Bunun haricinde diğer 3 büyük dinde de varlıkları net olarak ortaya konmuştur.
Melekler Allah’ın elçileridir.Ve eğer onlara gerek olmasaydı Allah onları zaten var etmezdi.Yeryüzünde ne kadar varlık varsa her birinin birer meleği olduğunu biliyoruz.Hatta inanalım ya da inanmayalım hepimiz birer koruyucu meleğimiz olduğunu söyleriz. Birisi çok büyük bir kazadan kurtuldu mu hiç düşünmeden,’’Allahtan Koruyucu meleği yanındaymış,korudu’’ türünden cümleler kurarız.

Meleklerin varlığına ve onların Allah’ın elçileri olduğuna dair Kur’an da geçen birkaç Ayeti sizlerle paylaşmak istiyorum.

‘’Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap vermişti.’’ (Enfal Suresi 9.ayet)

‘’Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) Elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde kusur etmezler. ‘’ (En’am,6/61,A’raf,7/37)

‘’Peygamberler,Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. ‘Allah’ın peygamberinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz,affına sığındık! Dönüş sanadır,’ dediler.’’(Bakara/285)

BAkara/98 - Her kim Allah’a, Allah’ın Meleklerine, peygamberlerine,Cebrail ile Mikail’e düşman olursa, iyi bilsin ki Allah da o kafirlerin düşmanıdır.

Al-i İmran/124- O zaman sen müminlere: ‘’Rabbinizin size, indirilmiş üç bin Melek ile yardım etmesi size yetmez mi?’’ diyordum.

Al-i İmran/125-Evet, sabreder ve (Allah'tan) korkarsanız, onlar ansızın üzerinize gelseler, Rabbiniz size nişanlı nişanlı beş bin melekle yardım eder.

Ahzab /43-Sizleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için melekleri ile birlikte üzerinize rahmet ve bereket indiren O'dur ve O, müminlere çok merhametlidir.

Sizlerinde gördüğü gibi bizler Meleklerden bir istekte bulunduğumuz da zaten Allahtan istemiş oluyoruz. Çünkü onlar Allah izin verdiği sürece bizim isteklerimizi gerçekleştirebiliyorlar.
Ki Allah zaten yapmayacağı bir isteği bizim kalbimize koymaz ve kulundan istetmez. Bizler bunu da çok iyi biliyoruz. Allah Kur’an da ‘’Siz yeter ki isteyin, benim denizimin sonu yoktur’’ ‘’Vermeyeceğim şeyi sizin kalbinize koymam’’ demiştir.
Okuyun ve lütfen araştırın!!!

Okuduklarınızdan İkna olana kadar ,aklınızda tek bir soru işareti kalmayana kadar araştırın ve okuyun lütfen!!!

O,bu demiş diye,şu inkar etmiş diye bir düşünceyi savunmayın ya da inkar etmeyin!!!
Allah bizlere yeryüzünde hiçbir yarattığı varlığa vermediği çok önemli bir şeyi vermiş; ‘’ÖZGÜR İRADE’’. Lütfen bunu tam anlamıyla kavrayın ve ona göre hareket edin.
Eğer amaç bir şeylere körü körüne inanmamız olsaydı bizlere bu muazzam hediyeyi vermezdi. Sadece tek bir doğru olurdu ve bizlerde ona göre yaşardık.

Yeryüzünde hep iyiler olurdu, her şeyi düzgün yapardık ve hiçbir sorun yaşamazdık.Bu hayat bir sınavsa,geçmekte var kalmakta…
Kur’an ‘’İKRA’’ ,‘’OKU’’ ile başlar, ve Kur’an’ın Şerhi olarak söylenen Mesnevi’ de BİŞNEV yani ‘’DİNLE’’ ile başlar.

Kur’an a başlarken ‘’Bismillahirrahmanirrahim’’ deriz ve Mesneviye başlarken de İlk mısra da ‘’Bişnev’’ deriz.Her ikisi de B ile başlar,bu asla tesadüf değildir…

('Mesnevi, 'bişnev in ney...'' diye başlar Bişnev kelimesi b ile dolayısı ile mesnevi b harfiyle başlar. işin biraz detaylarına girecek olursak.
B harfi eski yazımızda benden daha iyi bildiğiniz gibi altında noktası olan yatay bir yay şeklindeydi.
Denir ki, kainat Kur'an'dadır, Kur'an Fatiha'dadır, Fatiha besmelededir, besmele b harfindedir, b harfi ise noktadadır. İşte onun içindir ki, bizzat Hz. Peygamber tarafından, ilim şehrinin kapısı olarak vasıflandırılan İmamı Ali ''İlim bir nokta idi onu cahiller çoğalttı'' buyuruyor.
İşte Hz. Mevlana Mesnevî'sinde ''b'' harfiyle başlayarak, daha ilk söz bile değil, ses, ''b''' sesinden itibaren bir şeylere işaret buyurmuştur. Malum besmele bütün İslam kitaplarının başlangıç cümlesidir. Kur'an'ı Kerim ve diğer tüm semavi kitaplar da öyle başlar. Kur'an'ı Kerim'de besmelesiz başlayan bir sure ''Tevbe suresi''dir ki o da ''beraetün'' kelimesi ile, yani b ile başlar.
Besmelenin ''b''si Tevbe suresinin ilk kelimesi olan bereatün kelimesinin B'sinin noktasında gizlidir. işte Hz. Mevlana böyle ince bir nükteye de işaret etmiş oluyor…)---Dinle Ney’den Ömer Tuğrul İnançer--- (Lütfen araştırın…)
Bu da demek oluyor ki, Okuyup araştıracağız,en başta da kendi dinimizin kitabı olan KUR’AN-I KERİM’i okuyup araştıracağız. Sonrasında da DİNLE diyor bize mesnevi,o zamanda bize KUR’AN da anlatılanı yüreğimizle dinleyeceğiz,okuduğumuzu gerçek anlamda dinleyeceğiz ki ,manasını anlayabilelim.

Bize aslında neler diyor,neleri söylüyor kalbimizden anlayıp hayatımıza geçirebilelim.
Yoksa okuyup,okuyup,dinlemedikten sonra ve okuduklarımızı hayatımıza geçirmedikten sonra binlerce kitap okusak ne fark eder, Kur’an-ı Kerim’i hatim etsek ne fark eder. Önemli olan biz bunları ne kadar içselleştirebiliyoruz ve hayatımıza geçirebiliyoruz…
Alinti

SUMASALI

allah razı olsun

__________________