Dilek Duası  

Go Back   Dilek Duası > DİLEKDUASI KÜLTÜR SANAT > Öykü Köşesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Cevaplar Son Mesaj
Hızır As. Şifa Duası nurcann Şifalı Dualar 7 28-04-14 14:37
Hızır AS. İle Görüşme Duası nurcann Hacet Duaları Ve İstek Duaları 5 10-12-11 04:52
Rüyada Hızır Görmek Sky Rüyalarınız Neyi Anlatıyor 0 01-09-11 03:10

Yeni Konu aç Cevapla
Seçenekler Stil
Okunmamış 31-10-12, 19:59   #1 (permalink)
TECRÜBELİ ÜYE
 
SUMASALI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 30-09-12
Mesajlar: 1.478
Konular: 421
SUMASALI is on a distinguished road
Standart Hızır'ın İzinden Yürüyenler...

Hızır'ın İzinden Yürüyenler...

Hazirandı ve sıcak bir pazar günüydü. Yataktan çıkmak istemiyordum ilk defa. Sanki ben güne başlamayınca zaman duracak ve yarın hiç olmayacaktı. Tablodaki resim gibi hayata seyirci kalacak, saatim işleyecek, ben duracaktım. Oysa zaman set vurulmaz bir nehir değil miydi? Ve bizler köpükleri değil miydik bazen nazlı bazen azgın akan bu suyun. Yarın olacaktı. Hattâ yarın, "dün'' bile olacaktı. Başucumdaki takvime baktım. 2 Haziran 2003. Bu ülkeye geleli tam altı yıl olmuştu. Altı yıla, altmış yıllık dostluklar sığmıştı. "Yarın" olacaktı bu ülkede; ama yarın ben olmayacaktım.

Birkaç saat vaktim kalmıştı veda etmeye. Ama ben "Hoşça kal!'' demeyi hiç sevmezdim. Çıktığın kapıyı kilitleyip, sonra kimseler bulmasın diye derin bir kuyuya atılan bir anahtar gibi gelirdi bana her "Hoşça kal." Ardında dostlar, dostluklar olan kapıları kapamaya kim cesaret veya cüret edebilir ki.

"Yine görüşürüz." demek için çıktım şehre. Aynı bakkaldan ekmek aldım: "Yine görüşürüz." Aynı Georgi'ye, Yuri'ye, Masha'ya selâm verdim: "Yine görüşürüz." Mezarlıktan geçerken yine Fatiha okudum, belki imanlı ölmüş biri vardır düşüncesiyle... Hep aynı şeyleri yaptım aynı ben olmadan. Bugün kuşlar bile "hüzün" makamında şakıyordu...

Evet, son günümdü. Aslında yirmi gün öncesi son günüm olmalıydı; ama müdür beyin ricasını kıramamış, okulun 10. kuruluş yılı programına kalmıştım. Zîrâ Türkiye'den 150 kadar esnaf ağabey gelecek, görmeden attıkları tohumların başaklarını seyredeceklerdi. Çok hummalı çalışıyordu arkadaşlar. Talebeler şarkı, şiir çalışıyor; marşımızı kendi üslûplarıyla yorumluyorlardı. Arkadaşlarımız ise yakın çevredeki yönetici, esnaf ve eşraftan insanlarla irtibata geçiyor, davetli yelpazesini sineleri gibi alabildiğince geniş tutuyorlardı. Bu dostluk tablosunda her rengi görmek, bu kardeşlik senfonisinde her tınıyı duymak istiyorlardı. Bana da vazife olarak programın sunuculuğunu layık görmüşlerdi.

Eve dönüp en güzel kıyafetimi giydim. Evlilik günümden sonra ilk defa giyiyordum bu elbiseyi. 150 değil, tek esnaf ağabey gelse bile bu, bize düğün gibi gelirdi. Ne yiğitler tanımıştım onlar arasında. Aslında hepsi yiğitti onların. Kendi kalelerinin bayrak dikilmez, yalçın sarp burçlarıydılar. Paranın, dünyanın, makamın ve bütün nefsanî orduların fethedemediği, ama bir damla gözyaşı, bir ümit, bir ışık için dünyasını pul edip harcayan, ektikleri tohumların hasadını görmeden başakların türküsünü yanık yanık söyleyen, kıymetlerini Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem); "kardeşlerim..." diye anlattığı, kirli dünyamıza gelmiş melek misâl misafirdi o isimsiz kahramanlar. Ve ben gökyüzü sakinlerinin bile kıskandığı bu insanlara "Hoş geldiniz!" demek için giymiştim en güzel elbisemi.

Programın yapılacağı mekâna doğru giderken son defa nazar ettim şehre. Merdivenlerden çıkarken göz göze geldim talebelerimle. Gideceğimi bildikleri için sanki biraz kırgındılar... "Gitmeyin ****m!" demeyi sanki günah işleriz zannıyla dillerinden gözlerine havale ediyorlardı. Gözlerim yine dolmuştu; ne zaman "Ağlamayın!" desem beni dinlemezlerdi. Sırtımı döndüm talebelerim fark etmesinler diye.

Herkes arı kovanında gibiydi. Son hazırlıklar yapılıyordu; müzik ayarlanıyor, ışıklar kontrol ediliyor, konuşmacı listesi gözden geçiriliyor, her şey mükemmel olsun diye bütün arkadaşlar gayretle çalışıyordu. Programa dâir son kontrolleri yaparken, gözlerim bir kenarda oturan Roma'ya takıldı. Doğuştan yetim bu mavi gözlü çocuk, okuldaki öğretmenlerini bir baba gibi severdi. Onunla her konuşmamda Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) yetimlerle ilgili hadîslerini hatırlardım. Yanına gittim. Gözleri çok derinlere dalmış gibiydi. Çok farklı bir şeyler düşünürdü böyle zamanlarda. Yine bir zekâ kıvılcımı çıkacak diye düşündüm birazdan dudaklarından. Elimi omzuna koydum. İrkilmedi hiç. Uyanınca başucunda babasını gören çocukların tebessümüyle baktı yüzüme. Hadi dedim, dondurma yiyelim.

Dışarı çıkarken başladı o yağmur. Yaşasın, dedim kendi kendime, gözyaşlarımı gizleyecek yağmur... Ve durdu birden Roma. "****m!" dedi. "Siz o sponsorlara (esnaf ağabeyler) söyleseniz de bizim buralara daha sık gelseler." Neden, dedim. "Çünkü onlar ne zaman gelseler, bizim buralara hep yağmur yağıyor."

Rahmeti fark etmişti Roma. Çorak bu topraklarda yağmur hayattı, ümitti, yarındı. Gelenlerin hürmetine "hayat" yağmıştı gökten yarınlar için.

Neler söylemek istemiştim o ân içimden, bilemezdi Roma. Rahmet Peygamberi'nin (sallallahü aleyhi ve sellem) yoluna baş, okul yapın denilen yerlere taş, açlıktan kavrulan midelere aş, kinden, gayzdan, hasetten kararmış yüreklere gözlerinden yaş koyan bu insan-ötesi insanlar şimdi yaptıklarını yarın hatırlamayacaklardı bile. Beldelerden beldelere koşacaklar veya koşanlara arka olacaklar, her şehrin Roma'larına o gül kadifesi ellerini uzatacaklardı. Eskilerin; "Her yol Roma'ya çıkar." sözünü biraz değiştirip, "Her yolun sonunda semavî bir ele muhtaç yetim Roma'lar var." diyen bu insanlar, gül bitiren topraklara saksı olmaya devam edeceklerdi... Hem de her zaman.. hem de her yerde.. ve şartların bile imkânsızlıktan bohçasını topladığı o kaynar kazan ülkelerde.

Sonra o salonda neler oldu, o bana kalsın. Bu yazının konusu da değil zaten o. İsmini bile söylemekten çekinen o mahcup kahramanlara –Hızır'ın izinden gidenlere- bir kuru teşekkür etmek istedim sadece. Bütün Roma'lar adına... Eğer lütfedip kabul ederlerse...
__________________
''yâ leytenî küntü turâbâ"
" keşke toprak olsaydım "...
SUMASALI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla

Cevapla

Bookmarks


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı

Hizli Erisim


Tüm Zamanlar GMT +2 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 10:21.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir.5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir.5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, yasaya aykırı yada telif hakkı içeren paylaşımları iletişim bölümünden bizlere bildirebilirsiniz